Yıllardır Meclis’e gönderilmeyip Erdoğan’ın dolabında bekleyen Paris Anlaşması Meclis’e gönderildi ve dün akşam kabul edildi. Anlaşmayı parlamentosunda onaylamayan dünyadaki sayılı ülkelerden olan Türkiye, birkaç ay önce Avrupa’dan gelecek iklim kredilerine onay çıkınca anlaşmayı imzalamaya karar verdi.
Hala her türlü kömür santrali projesini destekleyen, her bulduğu yeşil alana beton dökmeye çalışan ve mega projelerle koca ormanları yok eden AKP’nin Paris Anlaşması’nı imzalamasının ne hükmü olacak belirsiz. Zaten anlaşma da ülkelerin hedeflerini kendilerinin belirlemesini istiyor, uymazlarsa da bir yaptırım öngörmüyor. Ancak AKP’nin son dönemdeki açıklamaları, iklim krizi meselesiyle ilgili her türlü ‘-mış gibi yapmanın’ ortaya koyulacağını gösteriyor. Kentlerdeki atıklarla ilgili yapılanlar nasıl daha fazla rant ortaya çıkarmaktan başka bir amaç gütmüyorsa, iklim kriziyle mücadele de görüntüde kalacak; arkasında da gelen krediler ve fonlar yandaşlara akıtılacak.
İktidarın ülkenin diğer meselelerinde uyguladığı süreçler burada da geçerli. Yıllarca sorun yokmuş gibi yapıldı, şimdi ise sorunun varlığı kabul ediliyor ancak temelde mesele geçiştiriliyor.
İklim krizi, birçok farklı alanda dönüşüm gerektiren çok katmanlı bir sorun. Yine de bu katmanların hepsini ince bir ip ile birbirine bağlayan ekonomik düzen sorunu önümüzde.
AKP müsilajı temizlediğini iddia ettiği gibi iklim krizinde de en önde olduğunu anlatacak. Önümüzdeki felaket ise kapitalist üretim ilişkileri değişmedikçe durmayacak. Dünyanın felakete doğru gittiği günlerde iklim krizi kapitalizmle yüzleşmekte önemli bir suret olacak.