Emekçinin Parasıyla Cengiz'e Kıyak

Cengiz Holding’in gübre tesislerine Erdoğan’ın imzasıyla vergi indirimi, KDV ve gümrük muafiyeti, arazi tahsisi, 75 milyon TL’lik enerji “desteği”, 10 yıl sigorta “desteği” verildi. Gördüğünüz gibi yapılan hibeleri, kıyakları saymakla bitiremedik. Diyeceksiniz ki, “Ee, bu yeni bir şey mi ki?” Haklısınız. Yeni değil. Cengiz’i artık çok iyi tanıyoruz. Siyasi iktidarın beslediği patronların başta gelenlerinden. Beşli çetenin en azılılarından. Yüz milyonlarca liralık kredi borçlarının silinmesinden tanıyoruz Cengiz’i. Enflasyon, zamlar ortadayken %6 maaş zammı yapmak için bile direndiği BEDAŞ işçilerinden biliyoruz. İkizdere’de bakanın Cengiz için direnişçi köylüleri ikna ettirmeye çalışmasından, valinin Cengiz’in rantı uğruna eylem yasağı koymasından tanıyoruz. Cengiz’in karına kar katması için İkizdere’de kelimenin gerçek anlamıyla akan sular durdurulmuştu. Cengiz deyince bir de Erdoğan’ın Azerbaycan gezisinde cumhurbaşkanı ile müteahhit diyaloğu hemen hafızamızda beliriyor:
 
“Aliyev: Burada Kolin var, Cengiz var. 
Erdoğan: Aa, onlar burada var mı?
Aliyev: Evet onlar her yerde var.
Erdoğan: Cengiz demin beni aradı, şantiyedeyim dedi.”
 
Aralarındaki ilişkinin seviyesi zaten ortadaydı. Bu diyalogdaki rahatlıkla tescillenmişti. Şimdi bir kararla daha perçinlendi. Emekçi halka deprem olduğunda, orman yangını olduğunda İBAN atanlar patronların rantı için halkın parasını akıtmaktan çekinmiyor. Daha yeni önümüze gelen doğalgaz zammının, enflasyon artışının emekçi halkı ne duruma düşürdüğü ile siyasi iktidar ilgilenmiyor. Ekonominin çökmüş olmasıyla da ilgilenmiyor. Çöken ekonomide zenginleşen yine patronlar olduğu sürece, bunlarla ilgilenmemeyi sürdürecekler. Saflarını patronlardan yana belirleyenlerin emekçilerin dertleri ile arasında fersah fersah mesafe olmasına şaşırmıyoruz.
 
İnşaata, ranta, betona akıtılan paraların sorumlusu da bunlar değil mi? Şimdi en ufak bir protestoda “kamu malına zarar” verildiğini iddia edenlere sormak lazım: Cengiz’e verilen vergi muafiyetleri için çarçur edilen para da kamunun malı değil mi? Her gün yerli-millilik övenlerin Cengiz’e akıttıkları pay “milli servet” değil mi?
 
Siyasi iktidar yandaşlığı sayesinde büyüdükçe büyüyen Cengiz gibilerin ellerinin uzanmadığı yer kalmamış. Azerbaycan’ından Rize’sine, İstanbul’una, birbirine bu kadar uzakta olan yerlerde bile aynı biçimiyle karşımıza dikiliyor. Bilelim ki Cengiz’in eli, kapitalizmin elidir. Emekçilerin alın teri ile semirdikçe semiren patronlar düzeninin en net örneklerinden biri Cengiz.
 
Ama şunu da unutmayalım. Cengiz’ler var oldukça, karşısında direnenler de var olmaya devam edecek. Bedaş işçilerinin, İkizdere köylülerinin direnişini unutmayız. Cengiz yandaşlıkla şişirilen patronlara örnekse, bu saydığımız direnenler de insanlığın kapitalizme ve yarattığı yıkımlara karşı durabileceğini bize gösteren örnekler. Biz sosyalistlere düşen bu örnekleri çoğaltmaktır.