Taliban’ın Afganistan’da yönetimi ele geçirmesinin tüm dünyada yankıları oldu. Ülkemizde de başta Erdoğan’ın dünya görüşü olmak üzere küçük bir kesimin gerici fikirleri, bu gelişmeden dolayı heyecan duymaya başladı. Kafalarının arkasındaki karanlığa bir destek noktası daha bulduklarını düşündüler.
Ancak Türkiye’de laikliği günlük hayatında kabul etmiş geniş kesimlerin varlığı ve şu ana kadar biriktirilmiş mücadele deneyimleri, bu gerici hayalleri boşa düşürüyor. AKP’nin tabanının bile bu fikirlere uzak olduğu çokça dillendiriliyor. AKP en gerici hamlelerini bile kadınların haklarına cepheden karşı durarak savunamıyor. İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırırken LGBTİQ+’ları ayırmak zorunda kalıyor.
Erdoğan ise Taliban’la ilgili coşkusunu gizleyemiyor bile. Ancak gerici görüşlerini toptan kamuoyuna sunamayacağını yıllar içinde öğrenmiş durumda. İçinden sürekli ‘Neden bizim de böyle bir ülkemiz olmasın ki, Afganistan, Suudi Arabistan, İran gibi olmamızda ne zarar var ki’ diye tekrarlıyor. Fırsat buldukça bu fikirlerini gerçekleştirmeye, küçük adımlarla buna yaklaşmaya çalışıyor. Ancak tarihsel birikimler, mücadele gelenekler ve en temelde toplumun alışkanlıkları bunların önünde duruyor.
Laiklik mücadelesinin kazanımları ve birikimleri bir kalemde silinemeyecek kadar büyük. Afganistan’da Taliban’ın gelişiyle hayalleri depreşenlere tekrar hatırlatalım: Boşuna heveslenmeyin, Afganistan olmayacağız.