Haftalardır kamuoyunda sürdürülen manipülasyonların sonucu olarak dün Ankara Altındağ’da kalabalıklar göçmenlere saldırdı. Evler taşlandı. İşyerleri yağmanlandı. Göçmenler atılan taşlardan dolayı evlerinin içinde yaralandı. Ankara’da 10 kişinin bir kağıttaki metni okumasına tahammülü olmayan polis ise bu saldırıları izledi.
Saldırılar beklenmeyen bir olay değildi, uzun bir süredir böyle bir saldırının ateşleri yelleniyordu. Göçmenlerin o veya bu şekilde hedef alınmasının en sonunda böyle olaylara sebep olacağı da çokça yazılıp çizilmişti. Ama saldırılar göz göre göre geldi. Polisin bu saldırılar karşısındaki tavrı da kalabalıkları sakinleştirmeye, ikna etmeye ve yatıştırmaya çalışmak oldu. Muhalif kesimler arasında bilinen, Ankara polisinin sert tavrının ucu bile gösterilmedi. Polis ellerinde sopalar ve taşlar taşıyan grupların önünden bile çekildi. Bir sonraki seferde göçmenlere yönelik saldırıların daha büyük boyutlara taşınmamasının hiçbir sebebi yok.
Göçmenleri hedef alan söylemlerin ve saldırıların karşısında söylenecek tek şey var: Göçmenler kardeşimizdir. İktidarın içinden geçtiği krizlerin sonuçlarının göçmenlere yüklenmesi ancak ve ancak iktidara yarar. Yaratılan göçmen karşıtı iklim de dönüp dolaşıp ülkedeki muhalefet güçlerini hedef alır. Göçmenliğin gerçek nedenlerini önüne koymayan, emperyalistlerle yapılan anlaşmaları, dışarıda kovalanan savaşları ve AKP’nin politikalarını hedeflemeyen göçmen politikaları en sonunda dün gece yaşananlara benzer saldırılarla sonuçlanır.