Bu hafta TÜİK’in 2020 yılının ölüm verilerini açıklamasının bilinmez bir tarihe ertelendiğini öğrendik. Aynı gün Sağlık Bakanı yaptığı açıklamada pandemide yaklaşık 50 bin kişinin yaşamını yitirdiğini ancak bir o kadar insanın da sağlık hizmetlerinde yaşanan yoğunluk nedeniyle kaybedildiğini açıkladı.
Koca’nın açıklaması bir gerçeği vurgulaması açısından önemli ancak yeterli değil. Salgının can kayıpları açısından etkisi yalnızca hastalığa yakalanıp ölenler değil. Tüm sağlık sistemi salgının yükünü üstlendi, korona dışındaki sağlık meselelerine normal süreçlerde verilebilen hizmetler verilemedi. Ancak garip olan bu açıklamayı aylarca verilerinin güvenilirliği tartışılmış olan bir bakanın yapması. TÜİK’in ölüm verileri açıklanmış olsaydı, Koca’nın verdiği sayıların doğruluğu istatistik yöntemleriyle teyit edilebilecekti.
Biontech ile yapılan anlaşma sonrasında aşı temininin bir şekilde çözüldüğü ortada. Ancak meselenin ekonomik anlamda nasıl çözüldüğü, işin içinde AB ile başlatılan yeni ilişkilerin olup olmadığı, son olarak da bu meselenin daha erken bir çözümüne imkan olup olmadığını kesin olarak bilemiyoruz. Ancak geçen sürede pandemi nedeniyle yaşanan ölümlerin ve Bakan’ın da açıkladığı dolaylı zararların sorumluluğunun yine bu süreçleri yönetenlerde olduğu ortada.
TÜİK’in ölüm verilerini açıklamasını ertelemesi bu sorumluluklardan kaçılmasını sağlıyor. Ancak aşıların gelmesiyle başlayan iyimserlik ortamına kapılmaya gerek yok. Bakan’ın açıklamasına göre bile, en az 100 bin kişi pandemiden dolayı yaşamını yitirmiş durumda. Tüm bu ölümlerin ve pandemi nedeniyle yaşanan tüm krizlerin sorumlusu şu anki iktidardır.