Önce G-7, bugün de NATO Zirvesi ile ABD’nin başını çektiği emperyalist bloğun yeni dönem stratejilerini kararlaştırdığı günlerden geçiyoruz. En büyük değişiklik elbette dengesiz politikalarıyla Trump’ın gidişi ve yerine düzene sıkı sıkıya bağlı Biden’ın gelişi. Bu görüşmelerde Biden’ın amacı Rusya ve Çin’e karşı müttefiklerini toparlayıp daha sistemli müdahaleleri başlatabilmek olacaktır. NATO Zirvesi sonrası yapılan açıklamada Rusya ve Çin’e yönelik söylemlerin geçmesi doğal. Ancak bu mesele bildiriye yazmak kadar kadar kolay bir iş değil. Çin ve Rusya’nın başta Avrupa ülkeleri olmak üzere farklı düzeylerde ilişkileri mevcut. İtalya’nın Çin’in salgın yardımını, Almanya’nın Rusya’dan gelecek doğalgazı unutması mümkün değil. Biden ise ABD’nin tüm gücü ve etkisini bu yönde kullanacaktır.
Bunun dışındaki en önemli konu ise Türkiye’nin NATO içindeki konumu. Erdoğan’ın çok beklenen Biden görüşmesinin sonuçlarını daha sonra görebileceğiz. Ancak zirve sonrası açıklanan bildirideki Türkiye vurgusu, NATO’nun şimdilik Türkiye’den vazgeçmeyeceğini ve emperyalist çıkarlar için hala kullanışlı görüldüğünü gösteriyor. Yine bildiride Türkiye ile birlikte ele alınan Suriye konusu, NATO’nun yöneliminin işaretlerini veriyor.
Erdoğan’ın daha sonra alacağı konum Biden ile yapacağı görüşme ile netleşecektir. Ancak şu ana kadar Erdoğan’ın dışarıda taviz verip destek aradığı değerlendirmesine zıt bir gelişme yaşanmadı. Büyük ihtimalle Biden görüşmesi de bu çizgide gerçekleşecektir. Bu görüşmelerin asıl sonuçlarını, hangi tavizlerin verilip verilmediğini önümüzdeki günlerde göreceğiz.