Salyadan Kötüsü Kanal İstanbul İle Gelebilir

Marmara’daki salya felaketi sürüyor. Bakan Kurum salyayı gönüllülerle temizleyerek bitireceğini umut ediyor. O esnada Ulaştırma Bakanı da Kanal İstanbul’un Karadeniz suyunu Marmara’ya taşıyarak salya sorununa da çözüm olabileceğini anlatıyor. İki bakan da hayal görüyor.
 
AKP’nin Kanal İstanbul ısrarında, Marmara Denizi’ni mahveden uygulamaları başlatan sürece benzer bir yan var. Derin Deniz Deşarjı uygulaması onlarca yıl önce çok bilimsel ve faydalı olduğu için yaygınlaşmadı. Sermayenin avantajına olacak şekilde kirliliği göz önünden uzakta tuttuğu ve gerekli arıtma tedbirlerinin alınmasını geciktireceği için uygulandı. Yakın zamanda bile Ergene Havzası’nın ‘temizlenmesi’ için kullanılacak Derin Deniz Deşarjı projesi övüle övüle bitirilemiyordu. Şimdi ise Bakan Kurum çıkıp bu yıl sonuna kadar bütün Marmara’yı koruma alanı ilan edebileceklerini söylemekten utanmıyor. 
 
Ulaştırma Bakanı da ‘Kanal salya sorununu çözer’ derken utanmıyor. Hadi Kanal İstanbul’un yapım aşamasında ortaya çıkacak felaketleri geçelim, etrafına kurulacak lüks şehrin kirliliğini Marmara’ya taşıyarak mı salya sorununu çözecek? Ama Bakan için bunu söylemesi kolay, 10 yıl sonra Marmara’da salyadan daha büyük facialar gördüğümüzde dönüp ona hesap soracak kimse olmayacak, en azından bunu hesap ediyor. 
 
Marmara Denizi şaibeli bilimsel yöntemlere sığınılarak nasıl kirletildiyse, Kanal İstanbul da aynı çürük temellerle inşa edilmek isteniyor. Ancak ‘salyadan daha kötüsü olmaz’ diye düşünmeyelim, olur. Kanal İstanbul, Marmara ve Boğazlar’daki doğal akıntı sisteminin tamamını tehdit ediyor. On yıllar sürecek olsa da, teorik olarak Marmara’daki salya sorununun çözülebilmesi mümkün. Kanal İstanbul ile bu şans bile elden gidebilir. Denizleri sermayenin kar hırsına terk edecek halimiz yok.