#Sinirli Değil Örgütlü, Politik Tepki

Bugüne yine bir Twitter etiketi ile uyandık: #12Nisan. Bu etiket altında tecavüz ile dalga geçerek paylaşım yapan bir grup kendini bilmeze karşı binlerce insan sosyal medya üzerinden öfke kustu. Aynı etiketten yola çıkarak İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın çekilmesinin etkilerini böyle gördüğümüzü söyleyenler oldu. 

 
#12 Nisan etiketiyle tecavüzü meşrulaştıranlarla zaten tartışmamız bile olamaz. Ama buna karşı çıkan, felakete sürüklendiğimizi söyleyen eğilim için diyeceklerimiz var. Çünkü bir kadının bile tecavüze uğramadığı bir dünyayı yaratmanın yollarını arıyoruz.
 
Hatırlatmak isteriz ki bundan 10 yıl önce dönemin Başbakanı Münevver Karabulut için “O saatte kızını dışarı bırakırsan ya davulcuya ya zurnacıya” açıklaması yapmıştı. Geldiğimiz aşamada ise bu tip bir açıklamayı yapmaya kalkışamadıkları bir toplumsal bilince ulaştık.  Evet, İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekildi ama neredeyse her gün kadına yönelik şiddete karşı olduğunu söylemek zorunda olan bir iktidar var. Bu sonuç, bugüne kadar ki mücadelemizin baskı oluşturmasının yanı sıra, toplumun da bugüne kadarki fikirlerinin değişmesi sonucu oldu. Yani mücadelemiz değiştirdi. Değiştirmeye devam edecek.
 
Böylesi densizlerin, gericilerin ve kadın düşmanı politikalara hasret olan çağ dışı yaratıkların, böylesi gündemleri ortaya atması felaketimiz değil. Karşısında ne yapacağımız gündemimiz olmalı. Bu açıdan böylesi etiketleri atan üç-beş kişi vesilesi ile, felakete gidiyoruz düşüncesine kapılmak doğru olmayan bir eğilim.
 
Birincisi; her şeye rağmen kadına yönelik şiddeti ortadan kaldıracak mücadele sinirlenmekle kazanılmıyor.  Her kendini bilmezin arkasından savruk bir şekilde koşmakla da olmadı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun şiddet gerçeğini açığa çıkararak, politika önererek bir hedefe doğru ilerlemesiyle oldu. Tüm kadınların kurtuluşu için topyekün bir mücadele önerisiydi bu. Örgütlenme eğiliminde olan bütün kadınlar şimdi Kadın Meclisleri’yle beraber kadın kurtuluş mücadelesini büyütüyor.
 
İkincisi; bir etiket ile tecavüzün meşrulaştığını söyleyemeyiz. Bu eğilim, bu zamana kadar kadın kurtuluş mücadelesinin elde ettiği kazanımları, toplumu getirdiği noktayı yok saymak olur. Hedefi 10 yıl geriden belirlemek olur. 
 
Üçüncüsü; linç etme eğilimi toplumu ilerletmez. Toplumun hakkı, hukuku, yasaları önemseyen eğilimlerini yükseltmek gerekir. Bu söylediğimiz sadece #12Nisan etiketi ile ilgili değil. Başka zamanlarda da bir şiddet olayının ne olduğunu, eksik bırakılan şeyin ne olduğunu anlamadan herkes cezayı kesiyor. Önemli olan ise sistematik bir şekilde tanımadığımız, duymadığımız tüm kadınları koruyacak, adaleti sağlayacak yasaların mücadelesini verebilmektir.