Geçtiğimiz günlerde Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati AKP’nin Şanlıurfa İl Danışma Meclisi Toplantısı’na katılarak açıklamalarda bulundu. Zam üstüne zam haberi aldığımız, enflasyonun alıp başını gittiği bugünlerde Maliye Bakanı yurttaşlara “Ezan susmayacak, bayrak inmeyecek. Bu ülkede her zaman iyi şeyler olacak, takmayın kafanıza…” dedi.
Bu açıklamadan saatler sonra Et ve Süt Kurumu kırmızı ete %48 zam yaptı. Bu şartlar altında emekçi halkın kafaya taktığı şeyler bayrak ya da ezan değil, nasıl geçineceği konusudur. En temel ihtiyacımızı mı kafaya takmayalım? Öğrenciler artan bilet fiyatlarından dolayı okudukları şehirden gelemiyor. Akşam yenilecek yemeğin hatta alınacak ekmeğin sayısı hesap edilmek zorunda kalınıyor. Bu durumun sorumlularının elinde de “ezan susmayacak, bayrak inmeyecek” demekten başka bir şey kalmadı. Ancak tam da bugünler için ellerinde bulundurdukları “milli ve manevi değer” kozu da hiçbir işe yaramıyor, herkes Nebati’nin sözleriyle dalga geçiyor.
Bakan Nebati konuştukça daha da karikatürize olmaktan kaçamıyor. Bakan olduğu kısa süre içinde ciddiye alınamayacak bir duruma geldi. Olumlu bir durumdan bahsetse bile ortada olumlu bir şeyin olmadığını herkes görüyor. Kötü bir durumdan bahsetse konumu daha da saçma hale geliyor. Nebati’yi bakan yapanlar da bu durumdan rahatsız olmalı ki Maliye Bakanı’nın değişeceği konuşulmaya başlandı. Yeni Maliye Bakanı olmak artık günah keçisi ilan edilmek anlamına geliyor. Oysa devam eden sorun Hazine ve Maliye Bakanlığı konusunun çok ötesinde. Bakanların, hatta iktidar partilerinin de ötesinde. Devam eden düzen değişmedikçe krizler bitmeyecek. Yeni bakanların da Nebati’den hiçbir farkı olmayacak, saçma açıklamalara, gerçeği saptırma çabalarına devam edecekler. Çünkü onlar yalnızca düzenin gözlerden kaçırılması ve devamı için varlar.
Tam bu sebeple Nureddin Nebati’nin de güven vermek istediği kişiler yatırımcılar, patronlar. Onlara “Enflasyonla ilgili bir sıkıntımız var hiç merak etmeyin aşıyoruz, aşacağız. Bu gurur tablosu hepimizin, AK Parti'nin, Türkiye'nin." derken, vatandaşlara “Türk Lirası en zayıf durumda, vatandaş rahat olsun” diyor. AKP’nin gurur tablosuna bakın: Öyle bir durumdayız ki, rahat olacağımız tek konu durumun daha da kötüleşmeyecek olması.
Nebati’nin de açıklamalarında dediği gibi bu tablo kendisinin değil, hepsinin eseri. Bu gurur tablosu kapitalist düzenin eseri. Bu henüz gelinebilecek en dip nokta bile değil. Daha yeni bir dünya savaşı çıkaran bu düzen devam ettiği sürece emekçi halklar yoksullukla, işsizlikle sınanmaya devam edecek. Liranın değerinde de, patronların egemen olduğu dünyada da daha görülecek çok dip var. Geçen yaz orman yangınları çıktığında “bu başımıza gelmiş en kötü şey, içimiz rahat olsun” diyebildik mi? Daha kötü günlerin kapıda olduğunu biliyoruz. Bunlar ne ki; kapitalizm insanları koskoca dünyada su bulamayacak hale getirecek. Bunlar ne ki; kapitalizm iklim kriziyle dünyanın sonunu bile getirecek. Evet hepsi bir avuç zenginin eseri. Böyle devam ettiği sürece hep daha kötü günler gelecek. Şairin dediği gibi “Bu düzen size insanlığınızı unutturacak.”
Bu ne “Nureddin Nebati” sorunudur ne de geçmiş ve gelecek bakanların sorunudur. Bakanlar bu düzenin en son halkasından biridir. Ne söyleseler gülünç ve mantıksız olmaya devam edecek çünkü bulundukları, sürdürdükleri düzen mantıksızlıktan ibaret. Bulundukları düzen bir gelecek vadetmiyor, adım adım bir sonu getiriyor. Emekçi halkın konuşması gereken gelecek yeni bakanın kim olacağı değil, bu bataktan kendini nasıl kurtaracağıdır. Gurur tablosu olarak bir krizi sunanların düzenine ancak emekçilerin kendi mücadelesi son verecek.