Emekçi Hareket Partisi’nin son dönemdeki göçmen tartışmalarıyla ilgili açıklamasını sizlerle paylaşıyoruz:
Ülkede ve dünyada
Halklarla barış patronlarla savaş
Tüm dünya halklarının kardeşliğini istiyoruz. Eşitçe bir kardeşlik. Hiç kimsenin bizi dilimizle, tenimizle, yaşadığımız kara parçası ile ayrıştıramayacağı bir eşitlik için mücadelemiz. Çünkü dünya halklarının tek bir düşmanı var. O da coğrafya farketmeksizin bizi sömüren patronlar düzeni. Emperyalist çetelerin insanları bir coğrafyadan öbürüne sattığı bu düzende düşmanı nerede aramalı?
Parsel parsel eylemişler dünyayı… Hiçbirimiz buna karar vermediğimiz halde, bir tarafta doğan, öte taraftakine düşman olsun istiyorlar. Ama üretilen artı değere el koyarken, ne sınırları tanıyorlar, ne dilleri, ne renkleri tanıyorlar. Bir tek sermaye “uluslararası”, bir tek sermaye ortakları “kardeş”. Emekçi halka ise sunulan, düşmanlık, savaş ve her yerde reva görülen yoksulluk düzeni. Emekçi halk birbirini yesin, sermaye ise artı değeri yutsun istiyorlar. Gözümüzün içine sokulan gerçek bu. Türkiye ve dünya emekçileri bu gerçeği görecek. Bu gerçeği anlatmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.
Bugünün siyasi iktidarı göçmenleri fon kaynağı olarak görüyor, ülkeye birçok yerden göçmenler geliyor. Bu durumu eleştirenler ise ırkçılık çizgisinden uzaklaşamıyor. Eşeğini dövemeyen semerini dövmeye kalkıyor. Suçlu bir şekilde göçmek zorunda kalanlar oluyor.
AKP iktidarının baskıcı rejiminden sıkılmış sözde demokratlar, göçmenlerin gelişine itiraz etmeye “antiemperyalizm” diyorlar. Milliyetçiliklerini antiemperyalizm diyerek kapatacaklarını sanıyorlar. Anti kapitalist olmadan anti emperyalist olunmanın anlamı yok artık.. Emperyalizm ülkeler arası sömürüdür. Emperyalizme karşı olunacaksa, sömürüye karşı olunacak demektir. Bu karşı çıkış kimsenin yalnız kendi coğrafyasından ibaret değildir, evrenseldir. Bu yüzden tüm dünyada sermayenin işleyişi de birdir, emekçilerin kaderi de.
Diğer yanda libareller, göçmen haklarını savunuyorlarmış gibi bırakınız geçsinler çığlıklarıyla özgürlükçülük anlatıyorlar. Madem bu kadar özgürlükçüler, neden AB ülkeleri bırakmıyor ki bu göçmenler oralara da geçsinler? Bugüne kadar emekçi halkı hor görenlerin, demokrasi diye anlattıkları AB-ABD “demokrasisi” tam anlamıyla parasıyla göçmen satmaktan ibaret. Şimdi “Türkiye’ye parasını verip göçmenleri buraya göndermeyin” diyenler mi göçmenlerin hakkını savunuyor? AB ve ABD emperyalizmine tek laf etmeden, göçmenlere gökten inmiş muamelesi yapmak, sorunların çözümünün tam karşısında durmak demektir.
Hepimiz göçmeniz. Bu dünya tarihi nice savaşlarla, nice emperyalist politikalarla oradan oraya göçmek zorunda kalanlarla doludur. Emekçi halk, daha iyi koşulları olan ülkelere gitmek istemekle suçlanıyor. Bugün yapılan araştırmalar Türkiye’de de gençlerin yüzde 76’sının yurtdışına gitmek istediğini belirtiyor. Görüldüğü gibi bu ülkenin yurttaşları da aynı şekilde göçmek istiyor. Şimdi burada suçu, milyarlarca emekçide aramak yerine, tüm dünyanın üretimine el koymuş bir avuç sermaye sınıfında aramak zorundayız. Bu dünyayı üreten biziz. Ama kaderimizi belirleyen onlar. Bu dünya emekçilerinin ürettiği hepimize yeter. Sorunun kaynağına inmeden; “gelmesinler, gitmesinler” denilerek bu durum çözülemez. Düzen içinde çözüm arayanlar bulamayacak.
Suriyeli, Afgan, Libyalı, Orta Doğulu, Batılı, Güneyli ya da dünyanın herhangi bir coğrafyası farketmez. Herhangi bir ülke yurttaşını bir diğerinden ayıran ne olabilir? Yaşanılan ülkenin koşullarını bu dünyanın emekçileri belirlemiyor. Maalesef ki belirlemiyor. İşte bizim sorunumuz budur. Biz tüm dünyanın kaderini emekçiler belirlesin istiyoruz. Çünkü emekçilerin dünya çapında kaderi ve çıkarları bir. Bütün üretilenlerin yönetimini emekçiler yaparsa , eşit ve kardeşçe yaşayanabilir. Sermayenin çıkarları, emperyalistlerin politikaları ve savaşları emekçilerin hiçbir açıdan çıkarına değil. Tüm değeri üretenlerin, ürettiği halde asgari ücretle yaşayanların, dünyanın her yerinde durumu aynı. İşte bu yüzden emekçiler yönetmelidir.
Emekçi Hareket Partisi, göçmenlere uygulanan tüm zorlayıcı politikalara karşıdır. Ama bilinsin ki hedefinde, önce savaşlar çıkarıp sonra göçmenleri alıp satan bu emperyalist sömürü düzenininin kendisi vardır. Sorunun kaynağına yöneliyoruz. Gündelik çözümlerle yetinmiyoruz. Gündelik yaşamın geçici çözümleri geleceğe hiçbir fayda etmez. Biz kökten değiştireceğiz. Bugünün emperyalistlerini, yayılma heveslisi işbirlikçilerini, dünyanın her yerinde emeğimize el koyan sermaye düzenini ortadan kaldıracağız.
Ülkede ve dünyada; halklarla barış, patronlarla savaş.