Kılıçdaroğlu’nun açtığı, İyi Parti’den de onayın geldiği ‘siyasi cinayetler’ konusu, yakın zamanda bile çokça deneyimlenmiş bir olasılığı anlatıyor. Meseleyi gündeme getirmek hem başka türde manipülasyonlara ve bir umutsuzluk halinin yayılmasına kapı açabilir. Ancak iktidarın geldiği sıkışmışlık hali düzen muhalefeti için bile bu olasılığı konuşmamayı imkansız kılıyor.
‘Siyasi cinayetler’ meselesi elbette sadece cinayetler olarak değil, küçük çaplı tepkisel şiddet gösterilerinden büyük çaplı saldırı olasılıklarına kadar geniş bir çerçevede düşünülmeli. Bırakalım Türkiye tarihini, son 10 yılda yaşananlar bile iktidarın böyle karanlık müdahalelerden hiç kaçınmadığını gösteriyor. Özellikle AKP’nin iktidarı kaybettiği 7 Haziran seçimlerinden sonra girilen süreç bunun açık bir örneğidir. Güncel olarak AKP artık seçimlerle konumunu koruyamayacak duruma geldi. Bu nedenle de sonuçlarını göze aldığı her hamleyi deneyecek. İktidarın mevcut durumuna bakan ve son birkaç yılda yaşananları hatırlayan herkes bu müdahalelerin ihtimal dahilinde olduğunu görecektir.
AKP sözcüleri iddiaları hızlıca reddetti ama itirazlarının bir temeli yok. Gözlerinin önündeki ekonomik krizi bile reddedebilenlerin bu iddiaları kabul etmesi mümkün değil. Bir yönüyle de siyasi iktidar ve ortağı açısından, bu atmosferin yayılması işlerine de gelebilir.
Ancak mesele sadece iktidarın yapabilecekleriyle ilgili değil. Her şey Erdoğan’ın kafasından çıktığı şekilde somutlaşacak olsaydı, iktidarın güncel sıkışmışlığı da söz konusu olmazdı. Halk, korkutma ve sindirme amacı taşıyan süreçleri daha önce de deneyimledi, tüm bunlara rağmen politik süreçlerle olan bağlarını koruyabildi. Seçim süreçlerinden geçildi; kayıplar, kazanımlar yaşandı. Mitingler, eylemler yapıldı, yapılıyor. Ekonomik kriz süreci tüm etkisiyle hala devam ediyor. Halk tüm bunların içinden geçiyor. Bu deneyimler de kendi sonuçlarını yaratacak. Emekçi halk tüm bu olup bitene seyirci kalmayacak. Ayrıca tüm itiraz olanakları elinden alınmış, en küçük bir hakkına dahi müdahale edilen halkın son kertede seçimine müdahale edilmesi olasılığı en büyük itirazları da doğurabilir. Bu açıdan iktidarın planları tek başına sonucu belirlemez. Bugün AKP- MHP iktidarını istemeyen milyonların itirazı ve mücadelesi esas belirleyici olandır. Meselenin tüm korkutuculuğuna rağmen asıl üstünde durulması gereken nokta budur.