Bir gece kararnamesiyle geldiği gibi görevden alınan Melih Bulu’nun yerine yardımcısı Naci İnci atandı. Bulu ilk atandıktan sonra bir ay kadar bir süre rektör yardımcısı ve kadrolarını atayamamış ama Naci İnci ve Gürkan Kumbaroğlu yardımcılığı kabul ederek yandaşlığını göstermişti. Bulu’nun görevden alınmasından sonra da vekil olarak görev yapan İnci, üniversitede yapılan seçim sonuçları dikkate alınmadan rektörlüğe atandı. Seçim sonuçlarına göre İnci ve Kumbaroğlu, tüm bileşenlerin yüksek oranlarla rektör olmasını istemediği iki isimdi.
Eğer bu yılın başında Bulu yerine İnci atansaydı, okul içinde ve dışında tepki bu kadar yüksek olmazdı. Okul içinden bir ismin atanması, AKP’nin kayyım politikasına rağmen bu düzeyde gündeme gelmezdi. Ama iktidarın içindeki çıkar ilişkileri Boğaziçi’ndeki olası tepkiyi hesaba katmadan Bulu’nun atanmasına sebep oldu. 6 ayda biter denen direniş, İnci’nin atanmasıyla 8. ayında hala sürüyor. Bu sekiz ayda okul içinde öğrencilerin ve mezunların birçok inisiyatifi ortaya çıktı. İlk başlarda emekleyen gruplar yürüyüp koşmaya başladı. Sayısız saatlerde toplantılar, artık sayılamayacak kadar çok eylem, açıklama, protesto, açık ders ve etkinlik düzenlendi. 8 ay sonunda söylenebilecek en net şey, iktidarın kendi hatalarının Boğaziçi’nde yüksek seviyede bir direniş deneyiminin oluşmasına zemin hazırladığıdır.
Bugün yapılan eylemlerde de şu açık olarak görüldü; hem hocalar, hem öğrenciler, hem de mezunlar kendi özgün açıklamaları ve tarzlarını yaratıp direnişin bütününe dair söylemlerini oluşturabiliyorlar. Zaman zaman seviyesi düşse, kalabalıklar küçülse ve ülke gündemindeki yer kaybedilse bile, Boğaziçi’ndeki direnişin kalıcılığı ve sürekliliği çok yüksek.
Boğaziçi direnişi damlaya damlaya iktidarın önüne koyduğu kayaları delecek gibi görünüyor.