AKP, Afganistan’da ABD’nin çıkarlarını savunacağı bir ayağı kalsın diye Taliban övmekten kendini kaybetti. Erdoğan’ın ‘Yakınız’, ‘Görüşebilirim’ açıklamaları daha yeni. Bugün de Çavuşoğlu ‘Taliban’ın açıklamalarını olumlu buluyoruz’ demeye cüret etti.
İşlerine geldiği yerde, yani Suriye’de Esad’ın halka yaptığı zulmü anlatmakla bitiremeyenler, muhalefeti bile Esad yanlısı diye suçlayanlar; Taliban’ın yalnızca iktidara gelerek yarattığı korkuyu anmıyor bile. Bir mesleği olan, önceki hükümette görev alan, eğitimlerini ve özgürlüklerini düşünen kadınlar kendi geleceklerini düşünüp korkuyor. Binlerce Afgan Taliban’ın gelişi nedeniyle akın akın ülkeden kaçmaya çalışıyor. Daha geçen gün Erdoğan’ın kendisi göç hareketi olduğunu kabul etti. Ancak bunlar halka yapılan zulümden sayılmıyor. İktidarın Esad karşısında aldığı tutumu Taliban’a karşı da almasına yetmiyor. Böylece AKP’nin pusulalarının neler olduğu da ortaya çıkıyor. Önce emperyalistlerin çıkarları, sonra da kendi iktidarlarının çıkarları… Tek teraziler bunlar.
Elbette bu sevginin arkasında, ABD’den alınan Taliban ile anlaşma görevinin etkisi var. Güncel süreç ve çıkarları Taliban ile anlaşmaya çalışmayı zorunlu kılıyor. Taliban da yaptığı ilk açıklamalarla diğer ülkelerle bu tür görüşmelere kapılarının açık olduğunu, insan haklarıyla ilgili endişeleri belli bir düzeye kadar gözeteceklerini açıklıyor. Ancak tüm bu konjonktürel olgular, Taliban’ın egemenliğinin Afganistan’daki insan hakkı kırıntılarını bile yok edeceği gerçeğini ortadan kaldırmıyor. AKP’nin Taliban ile yakınlaşma çabaları kendi fikirsel dünyalarının karanlığını da açığa çıkarıyor.
Ülke içinde ise bu karanlığı kabul edeceğimiz bir durum yok. AKP ne kadar yırtınırsa yırtınsın laikliğin toplumdaki yerini değiştiremeyecek.