İktidarın felaketlerle ilgili politikalarına verilen tepkilere bakıldığında haklı bir öfkenin, kaybedilenlere yönelik bir telaşın ve kısa vadeli çözüm arayışlarının izini görüyoruz. Ancak bu tepkilerin çoğu maalesef bu felaketlerin temel sebeplerini ve kalıcı çözümleri içermiyor.
Günlük, bir sonraki felakete kadar unutulması muhtemel tepkiler koca bir düzen karşısında kısa kalmaya mahkumdur. İktidarın felaketler karşısında aciz politikaları elbette bir numaralı hedeflerimizden olacak. Ancak geniş kesimlerin tepkilerinin yalnızca AKP’ye karşı aldıkları tutumlarla sınırlı kalması, ufuklarının da ancak bir düzen partisinin gidip diğerinin gelişiyle sınırlı kalması demektir. Halbuki güncel yangın felaketlerinin bile gösterdiği tek şey, durumun Türkiye ile sınırlı olmadığıdır. Küresel ısınma dünya çapında sonuçlarını gösteriyor. AKP’nin bazı ülkelere oranla daha yozlaşmış ve çıkarcı olması, temel sorunun hala tüm dünyadaki işleyen ekonomik düzen olduğu gerçeğini değiştirmez.
Bu değerlendirmenin tutarlı sonucu da kalıcı, sürekli, günlük tepkilerle sınırlı kalmayacak bir siyasetin gerekliliğidir. Muhalif liberal kesimlerden bizi ayıran sonuç tam da budur. Bizim için kitlelerin kısa süreli tepkileri ve isyanları, ne kadar geniş çaplı olsa da belli bir siyaseti öne çıkaramadığı, kendi örgütlenmelerini yaratamadığı sürece yeterli olamaz. Bu öfke iktidarları devirebilir ancak gözünü hiçbir zaman daha temel sorunlara dikemez.
Yangın felaketlerine karşı verilen tepkiler şu ana kadar yukarıdaki değerlendirmeye bir örnek oluşturdu. İtiraz noktalarının çoğunu AKP’nin beceriksizlikleri oluşturdu. Ancak biz bunlarla yetinemeyiz. Önümüzde AKP’den sonra da devam edecek uzun bir yol, yalnızca ülkenin tümüyle sınırlanamayacak hedeflerimiz var. Bu felaketlerin arkasındaki temel sebebi, kapitalizmi açığa çıkarıp anlatmaya kararlılıkla devam etmeliyiz.