Ülkenin birçok noktasında başlayan yangınların günlerdir kontrol altına alınamaması, iktidarın birçok afette benzerini gördüğümüz yaklaşımlarının sonuçlarını tekrar hatırlatıyor.
Bu afetlerin sürekli yaşanmasına rağmen hiçbir zaman beklenenin düzeyinde olmaması depremlerden, sellerden, hatta kentleri felç eden yağmur ve kar yağışlarından bile alışık olduğumuz bir bahane. AKP’li bürokratların tahminleri doğal süreçlerin gerçekleriyle bir türlü uyuşmuyor.
Asıl mesele ise bir tahmin edilemezlik değil elbette. Bakanlıkların tüm işlevi yandaşa ihale dağıtmak, AKP kadrolarına çıkar sağlamak, kamu kaynaklarını yedirmek olursa elbette önceden tedbir alınıp düzenleme yapılması gereken konularda da atıl kalınır. Güncel meselede de en önemli örnek yangınlara müdahale eden uçak, helikopter, arazöz ve personel imkanlarının yeterli olup olmadığının tartışılmasıdır. Görüldüğü gibi yeterli değil. Bakanların ise afet bölgelerinde fotoğraf çektirip afetlerden etkilenenlere ‘Devlet burada’ telkini yapmaktan başka işlevleri yok.
Elbette konu sadece AKP’li bürokratların beceriksizliği değil. Onlar yalnızca kapitalist bir düzenin fikirlerini taşıyanlar. En doğal nedenlerle oluşan depremlerin, göz göre göre gelen, genellikle cezasızlık ile desteklenen yangınların ve bütünsel olarak iklim değişikliği nedeniyle şiddeti artan tüm diğer felaketlerin sonuçlarının asıl sebebi kapitalizmdir. Sermayenin kar arayışı, hiçbir karar sürecinde bu felaketlerin insanlar üzerindeki olası sonuçlarını düşünmez. En öncelikli olan hep serbest piyasanın zorunluluklarıdır. AKP’nin bakanları bu koca düzenin üstüne birazcık kendi beceriksizliklerini de eklerler yalnızca.
Doğal afetlerin sonuçları bu düzenin ürünüdür. Bu düzen de değişmez değildir. Gelin, bu felaketleri yaratanları birlikte durduralım.