Kadıköy’de kilise duvarında dans edilmesi gündemini nasıl yorumlamak gerekir? Bu gündemden yola çıkarak kutsal olarak adlandırılan değerlere nasıl yaklaşmak gerektiğini tartışmak istedik.
En baştan söylemek gerekir ki yıllardır dini inancı, ulusu, dili nedeniyle ezilen, katliamlara uğrayan halklar ve halkların mücadeleleri var. Bu sebeple ezilenlerin mücadelesini destekleyecek tartışmalar sosyalistler açısından esas alınmalıdır. Ancak bu konulardaki ele alışları tartışmasız kabul etmek ezilenlerin mücadelesini de desteklemez. Gerçekten bütün halkların, toplumun önünü açmak için doğru bir bakış açısına sahip olmak gerekir.
Kilise duvarında dans edenlerin kutsala saygısızlık nedeniyle cezalandırılması gerektiği söyleniyor. Dans ederken müdahale etmeyen iktidara, camiye yapıldığında verdiği tepki gibi tepki vermesi gerektiği söyleniyor. Ülkemizde Alevilerin evlerinin işaretlendiği, cemevlerinin taşlandığı, farklı inançların her türlü saldırıya maruz kaldığı bir gerçek. Ancak Kadıköy'de yaşanan böyle bir saldırı değil. Videoda da görüldüğü üzere bütün sokak dans ediyor ve o sırada dans eden kişilerden bazıları kilisenin duvarına çıkıyor. O nedenle diğer örnekler ile eşitlemek doğru değil.
Siyasi iktidarın dini inançlara göre ayrımcılık yaptığı bir gerçektir. Ancak burada doğru olan camide benzer olay yaşandığında da bunun suç ilan edilmemesidir. Örneğin Gezi Direnişi zamanında “Camiye ayakkabılarla girdiler” saldırılarına asla prim vermemek gibi… Çünkü iktidarın aynı ele alışını kilise söz konusu olduğunda da beklemek iktidarın ayrımcı politikalarını besler. Tüm dini inançlara aynı şekilde devletin yasakçı politikalarının uygulanması eşitlik değildir. Eşitlik, dini inançları olanların ya da olmayanların ayrımcılığa uğramadan eşit haklardan faydalanabilmesi anlamına gelir. Suç ise ancak ayrımcılık yapıldığında yani dini inancı sebebiyle hakları engellendiğinde, nefret söylemi üretildiğinde ya da dini inancını yaşamasına engel olunduğunda işlenmiş olur.
Dün kilisede dans edenleri suçlu ilan etmek siyasi iktidarın kendi kutsal değerlerine göre ülkeyi yönetme anlayışını doğrular. Kilise duvarında dans edenleri de camiye ayakkabı ile girenleri de suçlu ilan etmek devletin dini referanslarla yönetilmesi anlamına gelir. Yani laiklik değildir. Laiklik dini inançlara, bu inançların değerlerine göre toplumun şekillendirilmemesi anlamına gelir.
Herkese göre kutsal olan herhangi bir değer değişiklik gösterir. Kutsallık görecelidir, saygı da görecelidir. O nedenle bu göreceli, herkese göre değişiklik gösteren kavramlar ile topluma müdahale edilmemelidir. Muhalifler, sosyalistler egemen ideolojinin etkisinde kalmadan mücadele yöntemlerini belirlemelidir. Aksi olan her durum egemen ideolojiyi, şu an var olan siyasi iktidarı besler. Bu sistemi değiştirmek en başta eleştirel olmakla mümkündür. Gelenekleri, kutsalları, değişmeyen değerleri değil tartışmaları, toplumun değişimini temel almalıyız.