Onur Haftası kapsamında düzenlenen piknik etkinliği bile engellendi. Parkta oturan LGBTİQ+’lara yüzlerce çevik kuvvet saldırdı.
Son zamanlarda toplumsal herhangi bir olaya yönelik eylem yapmak daha zor hale geldi. Ancak uzun zamandır böylesi bir saldırı ile karşılaşmadık. Konu LGBTİQ+’lar olunca devlet resmen çığrından çıkıyor.
Önce parka giriş kapatılıyor. Polisler yerde piknik örtüleriyle oturan insanları kaldırıyor, dağılan insanların peşinden koşuyor, dağınık duranları bir araya getirip topluca saldırmaya çalışıyor, yere yatırıyor. İktidarın kanunsuz uygulamalarını, en ufak itirazı bastırma çabasını bilmemize rağmen LGBTİQ+’lara yönelik saldırılar “bu kadar da olmaz” dedirtiyor.
Siyasi iktidar, bırakın LGBTİQ+ların haklarına karşı çıkmayı varlıklarına saldırıyor. Yıllardır yok sayılan LGBTİQ+lar azaldı mı? Zaten bu mümkün mü? Bir insanın cinsel yönelimini kim neye dayanarak belirleyebilir? Mümkün değil.
Kadınları bir kalıba sokmaya çalışıyorlar, özgürlüklerini kısıtlıyorlar ama bunu açık açık yapmaktan çekiniyorlar. Ancak LGBTİQ+lar için durum çok daha farklı, açık açık gökkuşağını yasaklıyor, parkta oturmasına bile en şiddetli biçimde saldırıyor. Bunun bir sebebi var. İktidar, toplumun LGBTİQ+’lara daha zor sahip çıkacağını düşünüyor. Bundan faydalanmanın peşinde. İktidar bunu kullanıyor olabilir ama daha zorlu diye bir mücadelenin verilmediği görülmemiştir. Aksine daha fazla sahip çıkmalıyız.
LGBTİQ+ olmayanlar LGBTİQ+’ların mücadelesinin önünü tamamen açmalı. LGBTİQ+’lar ise örgütlü bir mücadeleyi önüne koymalı, politik hat belirleyerek sürekliliği sağlamalıdır. Çünkü bu ayrımcı, nefret dolu gidişatın önünü kesmek zorundayız. Yalnızca iyi günlerde değil, kötü günlerde de mücadelesini vermeliyiz.