Meclis'ten yeni bir müteahhit kurtarma paketi geçti. Muhalefet kesimlerinin 5’li çete olarak da adlandırdığı, AKP’nin yandaş sermayesinin devletten yeni ihaleler alabilmesi için kredi düzenlemesi getirildi. Yeni pakete göre, henüz başlamamış projelerde, kredi bulamayan müteahhitlere Ulaştırma Bakanlığı borç üstlenmek üzere taraf olabilecek.
Bir de buna “pandemi nedeniyle zorda olan müteahhitler” ibaresi eklemişler. Pandemi sürecinde karlarına kar katan sermayedarların, artık yeni projeler için sermaye bulmasına bile gerek kalmıyor. Neoliberal özelleştirme politikasının AKP tarafından en yaygın kullanılan biçimi olan “yap-işlet-devret” modelinde, müteahhitlerin “yapmasına” bile gerek kalmıyor. Kredi garantisi Ulaştırma Bakanlığı tarafından veriliyor. Parası yine devletten çıkacak, karı yandaş sermayeye akacak.
İki yıllık hakedişlerini alamadıkları için Kayı İnşaat önünde eylem yapan İnşaat Sen üyesi işçilere, devlet neden garantör olmuyor? İşçi alacakları söz konusu olduğunda “yapacak bir şey yok” diyorlar. Ama sermayenin kredisi için her açıdan garantör oluyorlar.
Sermayenin çıkarları için AKP’nin imkanları bitmiyor tükenmiyor. Yeter ki yandaş sermayesi zora düşmesin ve AKP’nin karşısına dikilmesin. Ekmek bulamayan vatandaşa bir tam ekmek bile yok. Ücretsiz izinde olanlara, işsiz milyonlara bir tam maaş yok. Vatandaşın açlığına, yoksulluğuna, işsizliğine gelince “serbest piyasa” diyorlar. Sermaye sınıfına kredi lazım olunca hemen mecliste yasa çıkartıyorlar. AKP’nin yandaş sermayenin cebini doldurarak ayakta kalma planını, milyonların açlığı, yoksulluğu işsizliği ile sağlıyor. Ancak şunu yeniden hatırlatalım: Sermaye sınıfı bir avuç. Açlıkla, yoksullukla, işsizlikle savaşanlar ise milyonlar.