Peki Liselilere Sordunuz Mu?

Kime sorarsanız sorun, herkes liseli genç kuşağın geleceğin temsilcileri olduğunu söyler. Bu konu görüntü itibariyle tartışmasızdır. Ancak işin aslı bu değil. Geleceği yaratacak olanlara geleceğe karar verme hakkı asla tanınmaz. Yanlış anlamayın yalnızca iktidar değil ebeveynler için de bu hakkı tanımaz. Şimdi liseli yoldaşlarımızın çok duyduğu sözlerle açıklamaya çalışalım.
 
“Senin dilin çok uzadı.”
Bu cümleyi duyduğunuz zaman çocukluktan çıkmışsınız anlamına gelir. Bunu her duyduğunuzda artık kendi fikirleriniz olduğunu düşünerek gururlanabilirsiniz. Yüzünüzde ufak bir gülümseme bile belirebilir. Muhtemelen bir şeye itiraz geliştirmişsinizdir ve ebeveyniniz çocukluktan çıkmış olduğunuzu kabul etmek istemiyordur. 
 
Çatışmanın başladığı yer burasıdır. Çatışma olmayacak diye düşünmeyin, mutlaka olacak. Hatta bir çatışma yoksa problem görebilirsiniz. Çatışmanın sebebi olarak her zaman sebepsiz bir asilik yapan ergenler görülür. Esas sebep ise gençlerin kendi aklı, fikri, hakkı olduğunu kabul etmeyen ebeveynlerdir.
 
“Seni okutmak için…”
Bu bir fedakarlık anlatımıdır. Sizi okutmak için ne emekler verdiğini, ne paralar harcadığını, o paraları kazanmak için hayatını verdiğini anlatır ebeveynler. Yalan değil elbette. Ama neden bu fedakarlık? Geleceğin yatırımıdır çocuk. İyi bir üniversite, iyi bir iş, iyi bir maaş için ne gerekiyorsa yapmalıdır çocuk. Ve ev kredisine destek olmalıdır hayırlı evlat. Her şeyi ebeveynlerin istediklerine göre yapsanız da bunlar gerçekleşmeyebilir bu aynı bir konu.
 
Öğrenim bir haktır, bir lütuf değil. Okul ihtiyaçlarını, dershane ücretlerini, yurt paralarını ailelerin karşılamak zorunda olması gençlerin suçu değil. Aksine suç, eğitimin parasız olması için o güne kadar mücadele etmemiş önceki kuşaklarda bile denebilir. Fedakarlık anlatmak gençleri kontrol etme yöntemidir. Karşınızdaki kişiyi suçlu hissettirerek sizin çizdiğiniz sınırdan çıkmamasını sağlayabilirsiniz. Fedakarlığın iç yüzü budur. 
 
“Sen ne yaşadın ki…”
Karşınızdaki kişi sizden daha deneyimli olduğunu anlatmaya çalışır bu sözlerle. Deneyimi olmayan gencin kendisine biat etmesini ister bunu söyleyen kişi. Deneyim aktardığını düşünür. Hangi deneyim? Eşit olmayan, adil olmayan bir dünya deneyimi. Dayatılan geleneklerin deneyimi. Bu deneyimi taşımak istemez kimse. Esas deneyim aktarımı geri çekilmeyi bilmektir. Bir kuşağın geleceği yaratması için önünü açmaktır. Geleceği yaratacak olanın genç kuşak olduğunu söylüyorsak bırakalım da yaratsınlar öyle değil mi? 
 
“Büyüyünce yaparsın”
“Ben sana istediğini yapma demiyorum ki. Üniversiteye gidince yaparsın.” Bu cümlelere aldanmayın. Çünkü bu cümleler mezun olunca, işe girince, aile kurunca, emekli olunca diye devam eder.
 
Çünkü zaten büyüdünüz. Lisede önünüze koyulan sınav sistemi gibi kocaman bir belirsizlikle baş etmek zorundasınız. Mesleğinizi belirlemek zorundasınız. Bu sorumluluklar tamamen sizin üzerinizde. Ama hala büyümediniz öyle mi? 
 
***
 
Evet gençler çok önemlidir. Ama geleceği yaratanlar olarak görülmez. Geleceği hakkında karar verilenlerdir. Geleceği yaratmak buna itiraz etmekle başlıyor.
 
Liseliler niteliksiz bir eğitim alıyor. Okul yetmiyor dershaneye gitmek zorunda kalıyor. Arkadaşlarıyla rekabet etmesi bekleniyor. Üniversiteyi kazanması gerekiyor. Yapmak istediği değil para kazandıran mesleği seçmesi bekleniyor. Bunları hiç yapmama imkanı olan, çocuk yaşta ya çalışmak ya da evlenmek zorunda kalanlar da var. Hepsine maruz kalan liseliler de neden değiştirme hakkı olmuyor? Böyle bir dünyada yaşamak için fikri soruldu mu? Sorulmadıysa bu sistemi de kabul etmek zorunda değil.
 
Biraz zorlu bir yol olabilir. Önümüze çok fazla engel olabilir. Ama engeller aşılabilir. Pes eden taraf sizi kontrol etmeye çalışan taraf olsun. Tutarlı olmanız bu pes etme sürecini hızlandırabilir.
 
Önce aile içinde yaşadığınız sorunları çözüp sonra toplumsal sorunlarla ilgilenmeniz beklenebilir. Ama aile içinde yaşadığınız her sorun toplumsaldır. O nedenle sorunları sıraya koymayın. 
 
Tüm bu sorunlarla baş başa kalmamak mümkün. Sadece kendiniz için de değil bütün toplum adına konuşabilmeniz de mümkün. Siyasete karışma diyenlere aldırmayın. Geleceği yaratmak için siyasete karışmalısınız. Çünkü siyaset hayatın nasıl şekilleneceğine dair görüştür. Bu hayatı yaşayanlar hayatı şekillendirebilir, geleceği yaratabilir.