Kuryelerin geçen hafta başlayan eylemleri, esnaf kurye sistemini gündemimize getirdi. İşçi sayılmayan, güvencesi olmayan, tüm masrafları kendine ait olan kuryeler röportajlarda sorunlarını kalem kalem anlattı. Bu sorunlar öğrenilince zaten esnaf kuryeliğin amacı da anlaşılır oluyor. Patronlar bu yöntemle tüm yükümlülüklerinden kurtuluyor, masraflar çalışanlara yükleniyor, ortada hak falan kalmıyor.
Patronların esnaf kuryelik buluşu Türkiye’ye özgü değil. Yöntemin menşei Uber benzeri şirketler. İsimleri değişen ancak emeklerini satmak zorunda olanlara esnek saatler ve ek gelir yöntemi olarak pazarlanan bu yöntemlerin daha fazla sömürüden başka bir anlamı yok.
Temelleri buna dayanan Yemeksepeti’nden Hepsiburada’ya çeşit çeşit şirket var. Kendilerine ‘platform’ diyorlar. Bunlar teknoloji ve yazılım firmaları olarak büyük reklamlarla ortaya çıkıyor. Asıl amaçlarını hizmet verenlerle tüketicileri bir araya getirmek, hem insanlara esnek çalışma modelleri sunmak, hem de herkesin ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlamak olarak anlatıyorlar. Odaklarını yeni teknolojiler ve yazılım hizmetleri olarak sunuyor, bol bol ‘inovasyon’ yapıyor, herkesi ‘memnun’ ediyor, cep telefonlarımızdan kolayca ulaşılabiliyorlar. Sosyal medyada onlara rastlamadan 15 dakika bile geçiremiyorsunuz.
Ancak tüm bu yaldızın arkasında kapitalizmin gerçekleri taş gibi duruyor. Asıl mesele hiçbir zaman hizmet götürme, memmun etme olmuyor. Büyük yatırımlarla kurulan bu firmalar reklamlarla kendi pazarlarını yaratıyor. Yemeksepeti’nin restoranlara; Trendyol, Gittigidiyor, Hepsiburada gibi platformların küçük imalatçılara yaptığı gibi bazen küçük esnafları kendilerine mahkum bırakıyor, kendilerine rant çıkarıyorlar. Bazen de kuryeleri esnaf kategorisine sokup işçilik maliyetlerini düşürüyorlar. Çünkü işçiye işçi demezseniz yasada olan ufacık haklardan bile kurtuluyorsunuz. Sigorta ödemek zorunda değilsiniz, sendika ile uğraşmak zorunda değilsiniz. Asgari ücretle bir işiniz yok, ‘ortaklarınız’ bunun altında kazanıyorlarsa onların problemi. Fazla mesai yazmanız, işten atmanız kolay.
Bu şirketler bu modellerle kar üstüne kar elde ediyorlar, kendileri dışında hiç kimseyi de ‘memnun’ etmiyorlar.
Esnaf kuryelik de işte bunların üzerinde duruyor. Firmalar önce para kazanma fırsatı diye, patron kurye diye reklamlar yapıyor. Sosyal medya fenomenlerine video çektiriyor. Esnaf kurye olmak isteyenler kredilerle araç satın alıyor, belgeler çıkarıyor. Tüm masrafları yüklenip işe başlıyorlar. Caddeleri sokakları dolaşırken sorun çıkarsa patron değil onlar çözüyor. Paket az gelirse az kazanıyorlar, benzine zam gelirse onlar ödüyorlar. Sonunda da geçinmek, maliyetlerini karşılayabilmek ve borçlarını ödeyebilmek için köle gibi çalışır duruma geliyorlar.
Ancak ne mutlu ki bu işleyişin iç yüzü yalnızca bir haftada ortaya döküldü. Kuryeler kontak kapattı, sömürünün tüm ayrıntılarını anlattı. ‘İşçi mi esnaf mı’ tartışması bitti. Kuryeler hakları için ayağa kalkınca patronların sömürüyü derinleştirmek için yaptığı tüm ‘inovasyonlar’, tüm ‘algılar’ çöpe gitti. Kuryelerin mücadelesinin önünde ise daha kazanılacak, aşılacak çok tepe var.