1 Mayıs’a az bir zaman kalmışken tarihini bir kez daha hatırlamakta fayda var. Tarihsel günler öyle kendiliğinden ortaya çıkmıyor. Emekçi halkın tüm kazanımları gibi 1 Mayıs da bir mücadelenin sonucu olarak ortaya çıktı. Neler olduğuna bir kez daha bakalım.
1800’lü yıllarda şirketler hızla büyümeye devam ederken işçilerin çalışma koşulları ağırlaşıyordu. Sömürü düzeni işçi sınıfının koşullarını ağırlaştırarak büyüyordu. Günde 14-15 saate varan mesailerden bahsediyoruz. Çalışma koşullarının kötü olmasının yanı sıra işçilerin örgütlenme ve grev hakları da bastırılıyordu. İlk olarak 1856 yılında Avustralya’nın Melbourne kentinde inşaat işçilerinin haftanın 6 günü, günde 12 saat çalışma koşullarına itiraz etmesi ile bir yürüyüş gerçekleştirildi.
1881 yılında ise ABD’de yarım milyon işçiyi temsil eden Örgütlü Meslek ve Emek Birlikleri Federasyonu kuruldu. Ardından 1886 yılında Amerika İşçi Sendikaları Konfederasyonu önderliğinde, Chicago’da tekstil işçileri 8 saatlik iş günü taleplerini dile getirerek greve çıktılar. Gösteriler düzenlediler. Yarım milyon işçinin katıldığı eylemler kanla bastırılmaya çalışıldı. Polisin ateş açması sonucu çok sayıda işçi öldü ve yaralandı. Kitlenin liderliğini yapan 8 işçi idam edildi. İdam edilen 8 işçi arasında Albert Persons isimli işçinin özür dilemesi şartıyla affedileceğinin söylenmesi üzerine tarihe geçen bir sözünü hatırlayalım:
“Bütün dünya biliyor suçsuz olduğumu. Eğer asılırsam cani olduğumdan değil, emekçi olduğumdan asılacağım.”
Tüm bu saldırı ve baskılara işçi sınıfı mücadeleyi daha da yükselterek ve örgütlenerek karşılık verdi. ABD ve Kanada’da sendikaların ve diğer örgütlerin mücadeleyi büyütmesi sonucu 1 Mayıs 1886’da yaklaşık 350 bin işçi greve çıktı. Tüm ülkede yaşam durdu. Dünya tarihinde ilk kez böyle büyük bir grev gerçekleşiyordu. İşçi sınıfı üretimi elinde bulundurmanın gücünü kullanıyordu. Hükümet ve işverenler el ele vererek mücadeleyi bastırmak için her yolu denediler. Sokak çeteleri grev kırıcılık yapıyor, işçilerin evleri basılıyor, polis işçilere saldırıyor ve binlerce işçi işten çıkarılıyordu. Ancak mücadele edenler pes etmezler ve yılgınlığa kapılmazlar. İşçilerin mücadelesi sonuç verdi ve birçok ülkede 8 saatlik iş günü uygulamasına geçildi.
1889 yılında kurulan II. Enternasyonal ile 1 Mayıs tüm dünyada birlik, mücadele ve dayanışma günü ilan edildi. 1890 yılından beri 1 Mayıs işçinin, emekçinin günü olarak meydanlarda yürüyüşlerle ve gösterilerle kutlanır.