"Bir Sonraki Felaketi Beklemeyin"

Yurttaş Meclisi yangınlarla ilgili Kadıköy’deki açıklaması ve yapılan Meclis toplantısıyla ilgili bir değerlendirme metni yayınladı. Değerlendirmede eylemin sonuçlarının olumlu olduğu vurgulandı ve Yurttaş Meclisi’ne çağrı yapıldı. Yapılan değerlendirmeyi paylaşıyoruz:


Bir Sonraki Felaketi Beklemeyin, Yurttaş Meclisi’ne Gelin

Geçtiğimiz hafta, bu ülkenin yurttaşları olarak İstanbul, Kadıköy’deydik. Ellerimizde yine, bu ülkede yaşayan her yurttaşın kendi yaşamında öyle ya da böyle sorduğu soruların yer aldığı dövizlerimiz, pankartımız ve sözlerimizden başka bir şey yoktu. Kadıköy’deki Beşiktaş İskelesi’nin önündeki meydanda; evimizi, geleceğimizi ve yüreklerimizi yakan bir konuya ilişkin söyleyeceklerimiz vardı.

Yangınlar, kül ve dumana dönen ormanlarımız, akciğerlerimiz için oradaydık. Şehirlerde yüzümüze çarpan rüzgarı soluyan, bizi her an aldığımız nefesle besleyen ağaçlarımız için oradaydık. Yangınlarda yitirdiğimiz yurttaşlarımız, evlerini kaybeden arkadaşlarımız, yakınlarımız için oradaydık. En az bizim kadar bu topraklarda yaşama hakkına sahip olan ve alevlerden büyük zararlar gören, yaşamlarını ve yaşam alanlarını yitiren hayvanlarımız için oradaydık.

Sorularımızı sorduk, o kadar da zor sorular değildi bunlar. Herkesin gördüğü, herkesin konuştuğu ve herkesin bir şekilde çözüm sunabileceği ortak meselelerimize dair sorulardı. Ormanlar yangın yerine dönmüşken, bu yangınlara en etkili şekilde müdahale edebilecek yangın söndürme uçaklarımız neredeydi? Biz, içtiği su için bile devlete vergi veren yurttaşlara neden bunun açıklaması yapılmıyordu? Bakanlar neden kullanılmayan yangın söndürme uçakları konusunda bizleri bilgilendirmek yerine, “son teknoloji” insansız müdahale araçlarından bahsediyordu? Yahu gezegen sürekli ısınmıyor mu, neden bizim ülkemizde sanki sürekli ısınmıyormuş gibi davranılıyordu?

Sorularımız ve anlattıklarımızın herkesin kafasını kurcaladığını, bizler gibi pek çok yurttaşı da geceleri uykusuz bıraktığını biliyorduk. Bunun gerçekliğini, konuşmaya başladığımız ve sorularımızı yöneltmeye başladığımız anda etrafımızda bir araya gelen, yer yer sloganlarımıza eşlik eden ve alkışlayan bir kalabalığı gördük.

Orada sözlerimizi ilgiyle dinleyenler gibi, bu ülkenin yurttaşları arasında akıl arayan, izahat arayan, kendi sözünü söyleyebileceği mecralar arayanlar var. Gerçekte ne oluyorsa o konuşulsun isteyenler var. Vergileri birilerinin ceplerini doldursun, ülke yangın yerine dönmüşken sorumlular pişkin pişkin toplu konut müjdesi veremesin isteyenler var.
Yediden yetmişe, bu ülkede yaşanan ne kadar hayat varsa üreten, bu ülkede herkes neyi görüyorsa gören ve tüm bunlar üzerine fikir yürüten milyonlar var. Bu milyonlarca insan, İstanbul’daki Çatalca’dan daha büyük bir alanın nasıl da ‘öylece’ yandığını merak ediyor. Devletin topladığı vergilerle neler yaptığını merak ediyor. Sürekli övülen ‘son teknoloji insansız müdahale araçları’nı merak ediyor. Görmek istiyor.

Fakat hepimiz merakla konuya ilişkin açıklamalar beklerken hükümet yetkilileri ne yapıyor? Gidiyorlar yabancı ülkeden yardım isteyenlere çatıyorlar. “Help Turkey” diyerek yanan ormanlar için bir yardım çığlığı atan sade yurttaşlarla uğraşıyorlar. Yine oyun büyük, yine bütün resmi bir tek onlar görüyor. Yanıyoruz, ölüyoruz, evsiz kalıyoruz ama aslında esas mesele yine onlarla ilgili. Daha ormanlık alanlara yerleşim yeri kurulmasına bir standart getiremeyen, ülkenin resmi kurumunun uçaklarına bakım yaptıramayan, bir yangın önleme sürecini planlayamayan devlet konu kendilerine vergi veren yurttaşlar olunca ne kadar hızlı karar alabiliyor değil mi?

Türkiye aciz görünmesin diye, 4 milyon dolarlık uçak bakımı için gereken parayı yurttaşlarından isteyen devlet, çat diye Somali’ye 30 milyon dolar hibe edebiliyor. Ne güç, ne kudret, ne şan! Strong Türkiye…

Sloganlarımız ve alkışlarımızla eylemimizi sonlandırırken neşeyle doluyduk. Birlikte konuştuğumuz, birlikte tartıştığımız ve ortak söylemlerimiz haline getirdiğimiz sözlerimizi söylemiş, hepimizin merak ettiği soruları sormuştuk.

Sıra kendimize sormamız gereken sorulara gelmişti. Biz de düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz toplantımızı topladık, eylemimizi ve yaşananları değerlendirdikten sonra Yurttaş Meclisi’nin ülkede ulaşabileceği yerleri, sonraki adımlarını konuştuk. Böylesi soruları sorabilecek, halkın sözünü söyleyebilecek, sade vatandaşların oluşturduğu meclislerin ülkenin her bölgesinde kurulması mücadelesini önümüze koyduk. Bu çağrıyı sürekli yayacak, hep birlikte siyaset yapmanın, farklı fikirlerimizi tartışmanın yollarını arayacağız.

Biz sade yurttaşların sözünün geçtiği, biz sade yurttaşların sözünü tüm ülkenin gündemi haline getirebilecek meclislerin her yerde kurulması ve sürekli olarak var edilmesi en önemli önceliğimiz olarak önümüzde duruyor. Şu anki en elzem konunun bu olduğunu söyleyebiliyoruz.

Son olarak meclis, İstanbul’da bir yüz yüze yapılacak bir toplantının gerçekleştirilmesi konusunda da karar aldı. Böylesi bir toplantının hazırlık çalışmaları başlatıldı. Bu demek oluyor ki meclislerimizde yer alan, sorumlu olan, söz söyleyen arkadaşlarımızla yakın zamanda görüşeceğiz.

Yurttaş Meclisi’ndeki tüm dostlarımızı da, kendileriyle birlikte yeni arkadaşlarını da tanışmaya, tartışmaya, karar almaya çağırmaya davet ediyoruz.
Yurttaş sormaya devam edecek…