Geçtiğimiz günlerde öğretmenlerin 60 bin atamaya ihtiyaç olduğu halde 20 bin kişilik kontenjan açıklaması yapıldı. Akıllara ilk gelen soru “Geri kalan 40 bin ne olacak?” oldu doğal olarak. Atanmayan öğretmenler uzun zamandır süregelen bir problem. Yıllardır, atanmadığı için geçim sıkıntısı yaşayan, intihar eden öğretmen adaylarının haberlerini alıyoruz sürekli. Neden atanmıyor bu öğretmenler peki? Her şehirde bir üniversite açmayı hayal edenler ne bu üniversitelere nitelikli ve bilimsel eğitim sağlayabiliyorlar ne de mezun olanları istihdam edebiliyorlar. Her şehirde bir üniversite açmak için harcanan paralar halihazırdaki üniversitelerin bilimsel üretimine katkı sağlamak için veya yurt imkanlarının iyileştirilmesi için harcansa hem öğrenciler nitelikli bir eğitim alabilir hem de daha az mezunu istihdam etmek kolaylaşır. Bir de bunun KPSS’ye hazırlanması var. Mezun oluyorsun, aylarca hatta yıllarca emek harcıyorsun, kurslara ve kitaplara paralar döküyorsun. Eline ne geçiyor? Kocaman bir hiç.
Erdoğan daha bugün yaptığı açıklamada “Türkiye, gücünü genç ve nitelikli insan kaynağından alan bir ülkedir. Taşı sıksa suyunu çıkartacak enerjiye sahip, dinamik, üretken, kabiliyetli ve kıpır kıpır bir gençliğimiz var. Bu evlatlarımızın istihdamını artırmak ve yeteneklerini geliştirmek için kolları sıvıyoruz” dedi. O gençlik bugün 40 bin ataması yapılmadığı için Ankara Ulus’ta yürüyüş gerçekleştirdi çünkü sesini duyurmaya çalışıyor. “Bizler buraya yalvarmaya değil hakkımızı almaya geldik” diyorlar. Öğretmen atama takviminde düzenleme yapılarak ek atama takviminin yayımlanmasını, 2020 KPSS puanının geçerli sayılmasını kısacası emeklerinin karşılığını almak istiyorlar. Haklarını alana kadar mücadelelerini sürdürecekler. Bugün bir haber daha yayımlandı. 9 kişilik temizlik görevlisi ilanına 5 bin 217 kişi başvurmuş. Rekor düzeyde başvuru yapılan iş ilanına başvuranların 1143 tanesi üniversite mezunu. İktidar hala daha işsizlik oranlarının düştüğünü açıklamaya çalışsın. Gerçekler ortada. Bu işe başvuru yapanlarda uzaydan gelmedi herhalde. Kaldı ki bu gençlerin çoğu zaten devlete borçlu olarak mezun oluyorlar. Evet, Türkiye fazlasıyla genç nüfusa sahip bir ülke ancak gençler gelecek kaygısının, kyk borçlarının, işsizliğin altında eziliyorlar. Erdoğan’ın bahsettiği dinamik ve kıpır kıpır gençlik nerede bilemiyoruz ancak buralarda olmadığı kesin.