Bizi Adaletin Ekmeği Doyuracak

Las Tesis protestosu sırasında gözaltına alınan Kadın Meclisleri üyesi 6 kadının yargılandığı davada beraat kararı çıktı. Anayasal hukuk devletinde olması gereken karar zaten buydu. 
 
Kadınların eylem yaparken gözaltına alınması, dava açılması bile çok büyük adaletsizlikti. Çelişki şuydu: Bakanlıklar görevlerini yapmadığı için öldürülen kadınlar vardı. Kadınları yaşatmayı kendine görev edinen kadınlar eylem yapıyordu, anayasal hakkını kullanıyordu. Kadınları, anayasayı korumakla görevli polisler ise kadınlara engel oldu, savcı kadınların yargılanmasına karar verdi. ‘Güvenliği’ sağlayacak, adaleti tesis edecek kurumlar suçluların elinde.
 
Birisini, bir topluluğu kontrol etme yöntemlerinden birisi onu suçlu hissettirmektir. Hakkı, hukuku savunduğunu söyleyenler bile bazen bu kontrol altına girer. Örneğin “Eğer yaşam hakkını savunmak suçsa bu suçu işledim. Cezadan korkmuyorum” gibi savunma yöntemleri geliştirirler. Ama yapılması gereken Kadın Meclisleri’nin dediği gibi “Kadınları yargılayamazsınız” demektir. Esas suç işleyeni, Anayasa’yı ihlal eden kurumları işaret etmektir. “Madem eylem yapmamızı istemiyorsunuz. O zaman ya kadınları yaşatın ya da çekilin biz kadınları yaşatırız.” demektir.
 
Adalet, 1 yıldan fazladır haksız bir dava ile meşgul. Ancak bir mafya liderinin sözleriyle ortaya saçılan hiçbir suç iddiası için bir soruşturma bile açılmıyor. Neden? Çünkü adalet yok. Ama adalet şart. Ekmek kadar şart. Ama adaleti sağlamak için, gerçek suçluların yargılanması için görev bize düşüyor. Bertolt Brecht çok güzel ifade etmiş:
 
“...Ekmek her gün nasıl gerekliyse nasıl,
adalet de gerekli her gün,
hem o, günde bir çok kez gerekli.
Sabahtan akşama dek, işyerinde, eğlencede,
hele çalışırken canla başla,
kederliyken, sevinçliyken,
halkın ihtiyacı var pişkin, bol ekmeğe,
günlük, has ekmeğine adaletin.
madem adaletin ekmeği bu kadar önemli,
onu kim pişirmeli, dostlar, söyleyin?
Öteki ekmeği kim pişiren?
Adaletin ekmeğini de
kendisi pişirmeli halkın,
gündelik ekmek gibi.
Bol, pişkin, verimli.”
 
Bir daha kadınları yargılamaya kalkmasınlar, İstanbul Sözleşmesi gibi diğer yasalarımıza saldıramasınlar, kendilerini anayasanın üstünde göremesinler diye adaletin ekmeğini birlikte pişirelim. Önümüzde çok önemli bir miting var. 19 Haziran’da İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz mitingi… 
 
1 gecede hukuksuzca İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilme kararı alındı. Ardından gelen süreçle saldırı altında olanın İstanbul Sözleşmesi’nden çok daha fazlası olduğunu gördük. Öyleyse İstanbul Sözleşmesi’ni savunmak için büyük bir kitleyle bu mitingde yer alarak saldırı altında olan LGBTİQ+’ haklarının, Anayasa’nın, yasaların uygulanmasının önünü açabiliriz. Miting için hazırlıklar başladı, artarak devam etmeli ve toplumun bir nebze de olsa nefes almasını sağlamalıyız.