Emeğin ve Özgürlüğün Mitinginde Hep Beraber Yürüyelim

Emekçi Hareket Partisi’nin 24 Ekim’deki İşçi Emekçi Mitingi ile ilgili açıklamasını paylaşıyoruz:

1) Emekçi halkın sırtına yüklenen ekonomik yıkım acil gündemdir
Ülkede yaşanan ekonomik ve siyasi krizin sonuçlarını en şiddetli biçimiyle emekçi halk yaşıyor. Ülkenin ‘acil’ denilen her gündeminin yanında emekçi halk yoksulluk, işsizlik, pahalılık ve borçlarla baş başa. Bu ekonomik yıkımdan çıkış için, sadece siyasi iktidardan kurtulmayı hedeflemek yeterli değildir. Bugün, emekçilerin kendi siyasal çıkarları ve söylemleriyle, bu sorunu konuşmanın, tartışmanın, örgütlenmenin zamanıdır.

2) Beton karın doyurmuyor, öne sürülen çözümler çıkış vadetmiyor
Bir dönem refah, bolluk, zenginlik getirdiği için çok beğenilen betona yatırım döneminin sonuçlarını yaşıyoruz. Güncel ekonomik tablosürecin kötü yönetilmesinin değil, o günlerde yapılan tercihlerin sürpriz olmayan yıkıcı sonuçlarıdır. Şimdi o üretilen betonlar karnımızı doyurmuyor. Tüm kaynakların özelleştirilip yok edildiği bir ekonomik düzen, milyonlarca emekçiye karın tokluğunu bile vadedemiyor. Dünya çapında olduğu gibi, ülkemizde de zenginler daha çok zenginleşiyor, emekçilerin boğazından geçen ekmek her geçen gün daha çok küçülüyor. Kapitalizmin yarattığı bu adaletsizliği karşısına almayan hiçbir ekonomik program, emekçi halka çözüm vadetmiyor.

3) Ekonomik krizden çıkış, yalnız AKP’den kurtulmakla mümkün olmaz

Siyasi iktidar son dönemde sürekli oy kaybediyor. Muhalefetin tüm kesimlerinde “gidişe hazırlık” başladı. Ancak muhalefetin büyük çoğunluğu bu gidişin sebebini, bir rejim sorunundan ibaret sanıyor. Yanılıyorlar. AKP oyunu nerede kaybettiyse, muhalefet çıkışı orada aramalıdır. İktidar bugün kapitalist düzenin yarattığı ekonomik krizi aşamıyor. Oylarını en çok bu nedenle kaybediyor. Tıpkı AKP’nin tıkandığı yer gibi, muhalefetin büyük çoğunluğu da burada tıkanıyor. Ekonomik krizin çıkışı yalnız AKP'den kurtulmakta aranamaz. Öne sürülen neoliberal ekonomi programlarıyla da çıkış olamaz. Kapitalizmin yarattığı bu yıkımdan ancak emekçilerin bu gidişata etkin ve doğrudan müdahale ettiği bir süreç ile el koyarak çıkabiliriz.

4)  İşçi sınıfı dünyayı ürettiği gibi siyasetini de üretmelidir
Ülkede siyasi tercihlerin yalnızca temsili demokrasiye muhtaç olmadığını gösterebiliriz. Emekçiler müdahale ederse bu gidişatı değiştirebiliriz. Bugün 'kendisini kurtarsın' diye bir kenara itilen emekçilerin, bu dünyanın tüm değerini ürettiği gibi siyasetini de üretmesi mümkündür. Açlık sınırı altında yaşamayı, kendi ürettiklerimizi almaya bile yetmeyen maaşlarımızı, işsizlik ile tehdit ederek haklarımızdan feragat etmemizi isteyen patronları, koca pandemi boyunca yaşamımızı hiçe sayan uygulamaları, işten atmayı keyfileştiren yasaları ancak emekçilerin örgütlü gücü değiştirebilir. İşçi sınıfının birliği dışında başka gücü yoktur, olmayacaktır da. Bu birliği er ya da geç var etmek işçi sınıfının görevidir. İşçi sınıfı örgütlenmelidir ve kolektif siyasetini de üretmelidir.

5) Üretenlerin örgütlü gücü bu gidişatı tersine çevirebilir
İşte bu yolda yürürken, emeğin başkenti İstanbul’da işçi emekçi mitingine hazırlanıyoruz. Bu kadar çok seçim, iktidar değişikliği, kriz konuşulan ülkede emekçilerin siyasetini hiç hesaba katmayan geniş bir muhalefet var. Bu miting bu muhalefet anlayışını reddedenlerin mitingi olacak. Çünkü bu derdi yaşayanlar işçiler emekçiler ise, değiştirecek olanlar da ancak onlar olabilir. Bugün derdi geçim olmayanlar azınlıktır. Bu azınlığın alacağı kararlar hiçbir zaman emekçi halkı kurtarmaz. İşte bu sebeple bu sürece müdahale edecek olan işçi emekçilerin ve bu siyaseti yürütenlerin, mitingde buluşmasını çok önemsiyoruz.

6) Emekçilerin mitingi emekçilerin kürsüsü olacak
Bugün dünyayı üretenlerin elinde olan gücü açığa çıkarmaya ihtiyacımız var. Bunun için işçilerin buluşması önemli bir adım olacak. Kürsüsü tüm deneyimleriyle işçilerin olacak. Söz, yetki, karar ve iktidar emekçi halka vaadedilen bir gelecek olamaz. İşçiler ve emekçiler bugünden söz hakkını her yerde kullanmalı. Kürsüler işçi sınıfına sonuna kadar açılmalı. Bugüne kadar konfederasyonların insiyatifine bırakılmış ve yıllar içerisinde sönümlenmiş köhne dönem ancak böyle böyle aşılacak. Üretenler yönetecek. Fabrikalarını, sendikalarını, kurumlarını, yaşadıkları coğrafyayı ve dünyayı… İşte bunun için önemli bir adım atmak üzere yola çıkıyoruz. Bu önemli süreci ilmek ilmek örecek, üretenlerin örgütlü gücünü var edeceğiz. Emekçi halkımızı, partili yoldaşlarımızı, dostlarımızı işçinin emekçinin mitingini örgütlemeye davet ediyoruz.