Devekuşu Rejimi

Erdoğan ABD’ye gitmeden önce yaptığı açıklamada AKP’nin ülkedeki sorunlara bakışını özetledi. Kira ve yurt sorunuyla ilgili ‘Abartılacak bir şey yok’, üniversite öğrencilerine verilen burslarla ilgili de ‘Elinize dilinize dursun’ dedi.

Ülkedeki herhangi bir sorunla ilgili AKP’nin belirlediği tavrın bir şeması var ve bu hiç değişmiyor. Önce ‘böyle bir sorun yoktur’ çizgisinden kapı açılıyor. Eğer bu işe yararsa sorunun çözümü hiç gündem edilmiyor. Eğer AKP meseleyi reddetikçe tepkiler artıyor, sorun daha çok gündeme geliyorsa da sırasıyla;
‘Böyle bir sorun olabilir ama küçük çaplı’,
‘Böyle bir sorun var ama siz bir de eski hükümetleri görseydiniz’,
‘Böyle bir sorun var ama elimizden geleni yapıyoruz, bu çabamız yeterlidir’,
‘Böyle bir sorun var ama bunu gündeme getirenler yerli ve milli değildir’ diye diye mesele ilerliyor.

Fahiş fiyatlar meselesinde, yani yüksek enflasyon meselesinde de olduğu gibi AKP’nin bir sorunun varlığını kabul edip bir çözüm arayışına girmesi için bile ülkenin haftalarca çalkalanması gerekiyor. Bu durumda bile çözüm diye getirilenler çözüm olmuyor ancak en azından sorunların varlığı kabul edilmiş oluyor.

Erdoğan’ın açıklaması işte bu aşamaların güzel bir örneği. Erdoğan konuyu önce böyle bir sorun yok diye anıyor, sonra olsa da çok az olabileceğini ancak gerekli adımların atıldığını söylüyor. Öğrencilerle ilgili yapılanların zaten yeterli olduğunu ve yetersiz diyenlerin de zaten başka emeller peşinde olduğunu belirterek konuyu kapatıyor. Ancak bu bakış açısı elbette hiçbir sorunu çözmüyor, kimseyi ikna da edemiyor.

AKP’nin böyle kafasını kuma gömme alışkanlığı ayrıcalıklarına ve baskı güçlerine olan güvenlerinden kaynaklanıyor. Ancak tüm bu meseleler toplum nezdinde birikiyor. Varlıkları kabul edilsin veya edilmesin, AKP’yi koltuğundan devirecek güç bu meselelere karşı tepkilerde yatıyor.