Gençliğin Önündeki Çözüm 'Kaçmak mı?'

İTÜ dönem birincisi Hüseyin Umutcan Ay’ın mezuniyet töreninde yaptığı konuşma kamuoyunda çok beğenildi, çok paylaşıldı. Konuşma hem bazı genel politik tartışmalarla ilgili parlak argümanlara sahip, hem de gençliğin ortalama eğilimleriyle ilgili fikirler veriyor.

Ay’ın konuşması kadına yönelik şiddetten yoksulluğa, asgari ücretle çalışmak zorunda kalanlardan gençlerin yaşadığı gelecek kaygısına kadar geniş bir yelpazedeki güncel konulara değiniyor. Çözüm olarak da başka yerlerde kahramanlar aramıyor; dolaysız olarak kendi akranlarını, yani gençliği gösteriyor. Çözümün kaçmakta, yani bu sorunları görmezden gelip beklemekte de görmüyor.

Eğer Umutcan Ay’ın birinciliğinin kendine politik bir birikim yüklediğini düşünmüyorsak, bu konuşmadaki düzeyin gençliğin ortalama seviyesini de yansıttığını düşünebiliriz. Öyle veya böyle bir üniversite hayatını yaşayan, güncel gündemleri az da olsa takip eden ve en önemlisi de kendi geleceğini-geçimini düşünmek zorunda kalan her genç benzer bir politikliği kazanacaktır. Bir örnek daha vermek gerekirse; son zamanlarda görülen şu: ‘Cep telefonunu göster’, ‘İş beğenmiyorlar’ gibi içi boş söylemlere en keskin yanıtlar gençlerin kendilerinden geliyor.

Ülkedeki, hatta dünyadaki sorunlar, krizler, problemler çok açık şekilde herkesin gündemine girebiliyor. Bunları gören ve kendi yaşadıklarıyla birleştirebilen gençler de politik bir bakışı elde edebiliyor. Ne mutlu ki gençler önceki kuşakların ortalama eğilimlerini aynen taşımıyorlar ve eleştirel yönler geliştirebiliyorlar.

Ancak bu eğilimin sınırları da var. Güncel sorunlara bakış apolitik bir çizgide değil ancak meselelerin temeline inen, köklü çözümleri önüne koyabilen bir seviyede de değil. Bu durumun en büyük nedeni de gençliğin fikirsel eksiklikleri değil, değişimi hedefleyen kolektif yani örgütlü bir yaşamın 'popüler' olmaması elbette.  .

Yine de son kertede belirleyici olan, gençliğin güncel politik meselelerden uzak durmamasıdır. Bu potansiyel gençlik mücadelesi için kendi imkanlarını yaratacak ve sonuçlarını doğuracaktır. Gençlerin de en nihayetinde ulaşacağı sonuç, 'kurtuluş yok tek başına' olacaktır. Çünkü Umutcan Ay'ın da andığı 'değiştireceğiz, değiştirmeliyiz" iddiasının hayata geçebilmesi bir kolektif çabayla, örgütlü mücadele ile mümkün.