Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş dün yaptığı açıklamada laikliğin ne anlama geldiğini tam olarak öğrendiğini gösterdi. Dualı Adli Yıl Açılışı’na tepki gösterenlere yönelik “‘İnanç, sokakta olmasın insanın içinde olsun, insanla Allah arasında olsun, evine, ticaretine, siyasetine, adaletine, yargısına yansımasın.’ Görüyorsunuz ortalığı ayağa kaldırıyorlar. İnançtan ayıklansın istiyorlar oraları” sözlerini kullandı.
Ali Erbaş, bırakalım başka inançlara ayrımcılık yapmamayı, İslam içinde bile belli bir mezhebin savunucusu bir pozisyonda. Daha geçen hafta yayınlanan deniz ürünleriyle ilgili fetvası ortada. Erbaş’ın savunduğu fikir tek bir dini inanca göre yönetilme bile değil, tek bir mezhebin görüşlerine göre yönetilme. Bir de üstüne buna karşı çıkılmasına inanamıyor, ‘Benim dahil olduğum İslam anlayışı neden tüm topluma dayatılamasın” diye isyan ediyor. Bu açıklamalar AKP kadrolarının siyasal İslamcılığın en geri hayallerine kapılıp yutulduğunu gösteriyor.
Bir ülkede farklı inançlara sahip yurttaşlar olabilir, aynı dine bağlı ancak farklı mezheplerden yurttaşlar olabilir, herhangi bir inanca sahip olmayan yurttaşlar olabilir. Türkiye de böyle bir ülkedir ve bu yönden yüksek bir çeşitliliğe sahiptir. Bu ülkedeki yurttaşlar neden Ali Erbaş’ın mezhebine göre yönetilmeyi kabul etsin? Bu ancak kafasını Ortaçağ’da bırakmış birilerinin hayali olabilir. Laiklik ise bu sorunun çözümüdür. Yargının, ekonominin ve siyasetin herhangi bir dini inanca göre düzenlenmemesini öngörür.
Ali Erbaş’ın tespiti doğru, tam da söylediği şeyleri, yani laikliği istiyoruz. Ortalığı ayağa kaldıracağız, AKP’yi göndereceğiz, laikliği de kazanacağız.