Bugün tercih sonuçları açıklandı. Öncelikle üniversiteye yerleşen arkadaşlarımızı tebrik ederiz. Yerleşemeyen arkadaşlarımızın da morallerini bozmamalarını isteriz.
Üniversiteye başlamak heyecan verici bir olaydır ve hayatımızdaki birçok yeniliğe kapı açan yerdir.
Üniversite eğitimi ne içindir? İyi bir eğitim alıp meslek sahibi olmak ve bir gelecek kurmak içindir. En yüzeysel haliyle anlatmak gerekirse herkes bu düşünceyle üniversiteye gider ve beklentileri bu yönde oluşur ancak şimdiden söyleyelim işler pek öyle yürümüyor. Bu satırlar moral bozmak için yazılmadı. Karşılaşılacak manzaraların ufak bir fragmanı gibi düşünülebilir.
En başta; üniversitelerde verilen eğitimin amacı nitelik ve bilimsellik değil. Bunu neden diyoruz? Çünkü içi yandaşlarla doldurulmuş okullardan ve çürümüş bir eğitim sisteminden bahsediyoruz. Bilimsel ilkelere göre yazılması gerekenler yerine siyasi iktidarı öven makalelerle karşılaşabiliyoruz.
Derdi eğitim değil, karına kar katmak olan patronlar her yeri sardığı gibi üniversiteleri de sardı. Patronlar, eğitimi ve üniversiteleri kar elde edebilecekleri başka bir kapı olarak görürler. Kampüste oturduğunuz kafeden, gittiğiniz etkinliğe kadar. Hatta öğrencileri düşünmekten ve sorgulamaktan çok girişimci olmaya, tüketmeye iten marketing kulüplerinde bahsi geçen patronları bireysel kurtuluş hikayeleri anlatırken de bizzat görebilirsiniz.
Gençlik dediğimiz kesim henüz iş hayatına katılmamış, kapitalist üretim ilişkilerine dahil olmamıştır. Enerjisi ve zamanı vardır. Düşünür ve sorgular, harekete geçebilir. Siyasi iktidar da bunu çok iyi bildiği için üniversitelere saldırmayı asla es geçmiyor. Üniversitelere kayyım atıyor, en ufak muhalif görüş dile getiren öğrencilerin bursunu kesiyor, yurtlara almıyor. İktidar, muhalefet eden gençleri sindirmeye çalışıyor.
Daha iyi bir gelecek isteyenler devlet üniversitelerinden tamamen umudu kesip özel üniversitelere para yatırıyorlar. Buradan bir çıkış yolu bulunulabileceği düşünülüyor ama çoğu zaman sonuç hüsran oluyor. Hem okurken hem de mezun olunca. İçerisinde bulunduğumuz ekonomik kriz içerisinde üniversite okumakta diğer her şey gibi zorlaştı. Yurt, kitap, ulaşım gibi masrafları karşılamak artık emekçi aileler için imkansız hale geldi. Artık çoğu öğrenci çalışırken okumaya çalışıyor. Üniversitenin kapısından çıkanın yüzüne genç işsizlik gerçeği tokat gibi çarpıyor. İyi kötü bir iş bulanlar zaten asgari ücretten başlıyor. Yoksulluk sınırı 8000 TL iken 4000 TL maaşı olan kendini şanslı sayıyor.
Önümüzdeki tablo pek iç açıcı değil ancak karamsarlığa kapılmanın da pek bir anlamı yok. Sonsuza kadar oturup bir şeyler için üzülebiliriz, ah vah edebiliriz ancak bu da çare değil. Önümüzdeki tabloyu değiştirecek olan; dönüştürücü gücü elinde bulunduran gençliktir. Örgütlü bir mücadele bu tabloyu değiştirebilir. Üniversitelerde bunun için en uygun yerlerdir.
Gençlik Hareketi Koordinasyonu bulunduğu üniversiteleri ve konuya dair açıklamasını yayınladı.