Üniversitelerde başlayacak yeni dönemin yüz yüze yapılacağı açıklandı, fırsatı kaçırmayan ev sahipleri de kiraları katladı. Zaten salgın döneminde boş kalan evlerinin acısını çıkarmak isteyenler zararı yine öğrencilerin sırtına yüklemek istiyor.
Ancak öğrencilerin yüksek kiralar altında ezilmesini önleyecek en küçük bir uygulama bile yok. Barınma hakkı tamamen serbest piyasanın insafına bırakılmış durumda. Yalnızca iki hafta öncesinden ilan edilen yüz yüze eğitim kararının sonuçlarını dengeleyecek bir önlem yok. Kiracıların birkaç hakkını koruyan birkaç küçük düzenleme dışında emlak piyasası Allah’a emanet. Eğer koşullarınızı kabul eden bir kiracı bulabiliyorsanız istediğiniz yükseklikte kira talep edebilirsiniz. Mülkünüzün koşulları ne olursa olsun, zorunluluk varsa kararı verecek olan sizsiniz. Kiracılar nemli, depreme dayanaksız, altyapısı yetersiz evlerde kalmayı kabul etsin yeter. Konu yalnızca bir satıcıdan ve ürünü almama özgürlüğü olan öğrencilerden ibaret. Ne kadar da özgür bir serbest piyasa işleyişi değil mi? Aynı emekçilerin kölelik koşullarında ‘emeklerini satma özgürlüğü’ gibi.
Ancak elbette bu koşullar değişmez değil. Kamu otoritesi öğrenciler dahil olmak üzere herkese ucuz ve insani koşullarda konut sağlayabilir. Yalnızca konut mu, belediyeler ulaşım olanaklarını çoğaltabilir, şehirleri buna göre düzenleyebilir. Sadece kiraya verilen evlerin koşullarının denetlenmesi, kira üst sınırlarının konulması bile bu serbest piyasa düzenini temelinden sarsacak adımlar olabilir.
Bu uygulamaları ne düşünmesi, ne de hayata geçirmesi zor değil. Ancak bunları hayata geçirecek irade ancak gençliğin mücadelesinden doğacaktır.