Dün yapılan kabine toplantısından beklendiği gibi yüz yüze eğitimin nasıl yapılacağı ile ilgili kararlar çıktı. Herhangi bir zorunlu aşı kararına verilebilecek tepkiden de çekinen AKP, okul ve üniversitelerde aşı olmamış kişiler için haftada iki tane PCR testi sonucunu zorunlu kıldı.
AKP, aşılara şüpheli yaklaşıp nasıl ikna edileceği belli olmayan kesimlerle yüz yüze eğitimin başlaması hedefi arasında bir karar almış gibi görünüyor. Haftada iki PCR testi zorunluluğunun herkesi aşı olmaya itecek bir önlem olduğu da ortada. Ancak bu çözümün nasıl işleyeceği, okul ve üniversitelerdeki çok sayıda insanın bu sefer başka noktalarda sorunlara yol açıp açmayacağı belirsiz.
AKP’nin salgın ve aşılama konusundaki asıl problemini ise toplumu ikna etme yeteneğinin kalmaması oluşturuyor. Erdoğan’ın ‘Aşının zararı olsa ben yaptırmazdım’ demesinin kimse üzerinde bir etkisi yok. Salgın politikalarının çelişkileri herkesin aklında. Buna AKP’nin ülke genelindeki desteğininin düşüşü de eklendiğinde alınacak her önlemin bir aşamada boşa düşme tehlikesi var.
İktidar üniversitelerde yüz yüze eğitimin başlaması isteğini açıklıyor. Ancak buradaki bir diğer konu üniversitelerin planlamalarındaki tercihler olacak. YÖK’ün tüm önerilerine rağmen üniversitelerin yüz yüze eğitimin sorumluluğunu almaları zor gözüküyor. İktidarın kendisi bile doğru düzgün bir önlem programı uygulayamazken, kısıtlı yetkileriyle üniversite yönetimlerinin bu durumdan olabildiğince kaçınması ve en zorunlu haller dışında yüz yüze eğitim geçmemesi yüksek ihtimal. Yetersiz önlemlerle başlayan bir yüz yüze eğitim süreci ise kış aylarında daha tehlikeli durumlar yaratacak. Ülkede böyle bir artış dalgasının sorumluluğunu alacak bir kamu otoritesi yok.