Sınırların Olmadığı Bir Dünya İçin

AKP’nin göçmen politikalarına karşı çıkıyormuş gibi görünüp göçmen karşıtlığına savrulan muhalefetin en son skandalı ‘Hudut/Sınır Namustur’ sloganını pankart yapmak oldu. İstanbul’da bu pankartı asan İyi Partililerin gözaltına alınması üzerine dev bir pankart CHP Genel Merkezi’ne de asıldı.

Sözde AKP’yi sıkıştırmak için binilen göçmen karşıtı dalganın Millet İttifakı’nı getirdiği yer ibret verici. Komşu ülkeler için çıkarılan her tezkereye ‘Evet’ diyenler, bu sefer de TSK’nın sınır hatlarında kullandığı militarist, eril sloganını çok matahmış gibi göndere çekti. Hem de daha yeni Taliban Afganistan’daki yönetimi ele geçirmişken, Afgan halkının hayatlarını hiçe sayarak uçaklara doluşma görüntüleri sıcakken… Göçmen karşıtlığını besleyen politikaların yakın zamandaki sonucu Ankara’da yapılan saldırı olmuşken…

Muhalefetin bu söylemlerinin AKP’yi sıkıştırmaktan çok beslediğini görmek çok kolay. Erdoğan da zaten karşılık olarak sınırlara örülen duvarları anlatmaya başladı. Herhalde bu duvarların iktidar ile anlaşan cihatçıları asla durdurmayacağını, ancak savaş ve kötü koşullardan kaçan göçmenlerin önünde yükseleceğini söylemeye gerek yok.

Göçmen karşıtlığını, yani ezilen, sömürülen, hiçbir hakkı verilmeyen bir kitleye yönelik öfkeyi bu kadar benimseyen Millet İttifakı; Erdoğan’ın kendilerine karşı gün aşırı yönelttiği hakaretlere cevap verebilir mi? Ülkenin en gerici reflekslerine dayanan ‘yabancı, kökü dışarıda, marjinal’ vb. birçok söyleme hakkıyla karşı çıkabilir mi? Göçmen karşıtlığına karşı tavır sergilenmeden Akşener’e bile yapılan provokatif saldırılar engellenebilir mi? Engellenemez. Çünkü bunların hepsi ülkedeki sağcılığın fikirsel zincirini oluşturur. Göçmen karşıtlığından başlar, CHP’nin ‘dinsizliğine’ kadar gider. Bunu da tüm şekilleriyle taşıyan odak AKP ve Erdoğan’dır.

Bizler için ise bırakın sınırların kutsallığını, oldukları yerde durmaları bile kabul edilemez. Ulusal sınırlar işçi sınıfının önündeki engellerden başka bir şey değildir. Sermaye özgürce hareket eder, burjuvazi bu hareketi ‘yatırım’ diye över. Sınırlar ise işçilerin enternasyonel mücadelesini kısıtlar, işçilerin birliğini engeller. Sınırların olmadığı bir dünya, mücadelemizin temel amaçlarındandır.