Afet Karşısında AKP: Neresi Doğru ki

Sel felaketi sonucunda onlarca insan hayatını kaybetti, hala bulunamayan insanlar var ve Bozkurt herkesin gözü önünde yok oldu.
 
Selin ardından HES’in iletim kanallarının paramparça olduğu görülüyor. Belli ki selin büyük boyutlara ulaşmasında HES etkili. Ani bir yağışla birlikte biriken suyun baraj kapaklarını parçaladığı ve merkeze doğru ilerlediği düşünülüyor. Aynı zamanda yamacın yukarısında olması gerekirken yanlış yerde konumlandırılmış tomruk deposu var. Akan su tomrukları alıp götürüyor. Köprüde sıkışan tomruklar akan suyun yönünü değiştiriyor. Diğer yandan kasabanın dere yatağında olmasından kaynaklı sular altında kaldığı söyleniyor. En sonda da dere yatağına verilen imar izinleri var.
 
Sonuç olarak HES doğru olsa tomruk deposu yanlış yerde. Tomruk deposu doğru yerde olsa köprü yanlış yerde. Köprü de doğru yerde olsa kasaba yanlış yerde. Dağların, denizlerin, güneşin yanlış yerde olacağı yok. 
 
Deveye “neden boynun eğri” demişler, deve “nerem doğru ki” demiş. Kastamonu Valisi de İçişleri Bakanı da Erdoğan da deve olsa bu soruya “o benim boynum değil ki” gibi bir cevap verirdi.
 
Her gün başka bir felaketin devasa sonuçlarını görüyoruz. Her biri iktidar tarafından doğanın kanunu gibi yorumlanmak isteniyor. Her yere HES yapılabilir, bina dikilebilir, ağaçlar kesilebilir, atıklar denize öylece salınabilir ama bu felaketler öngörülemez öyle mi? Üst üste gelen bu felaketlerin birikmiş onlarca sebebi var. Sonuçlarını ise insanların, hayvanların, ormanların, bitkilerin, ölümüyle, koca yerleşim yerlerinin yok oluşuyla yaşıyoruz.
 
İktidar tüm bu felaketleri yüzeysel şekilde atlatabileceğini düşünüyor ama herkes sorumlusunun iktidar olduğunu biliyor. Doğal afetlerin öngörülebilir olduğunu, hiçbir planlama yapılmadığını, denetim olmadığını herkes görüyor.