Yangınlar 4 gündür sürerken iktidar hala ortaya kararlı bir müdahale koyamadı. Yangın yerlerinden gelen haberler ve videolar insanların canla başla yangınları söndürmek için uğraştıklarını, belediye başkanlarının bile havadan müdahale diye yalvardıklarını ve göz göre göre ilerleyen yangınlarla sahil köylerinin boşaltılmak zorunda kalındığı görülüyor.
İktidarın bütün bu felaketler karşısında yaptıkları ise belediyeleri suçlamak, yurttaşlara çay fırlatmak ve yangın söndürme uçakları üzerine çelişkili açıklamalara devam etmek. Başlatılan yardım kampanyalarını ‘devleti zayıf göstermek’ ile suçlamak da yapılanlar arasında. Listede son olarak da mağdurlara düşük faizli kredilerle TOKİ evlerinin sunulması var. Maalesef yangın bölgelerinde bir seferberlik ilanı, bütün kaynakların yangınları söndürmek için mobilize edilmesi, elde bulunan tüm yangın söndürme uçaklarının harekete geçirilmesi, nereden gelirse gelsin yardımların organize edilmesi gibi işler bu listede yok.
İktidarın bu tür felaketlerde uyguladığı yapılacaklar listesi ile halkın yaşadığı krizlerin birbirini tutma olasılığı yok. Koca koca ormanlar yok olup, denizler ölürken, koca kasabalar yangınlara ve sellere teslim edilirken parmaklarını kıpırdatmıyorlar. Ancak yapılan yardım kampanyalarına ‘devleti zayıf gösteriyor’ deme cüretinden de bir şey kaybetmiyorlar. Tüm bu durumlar az da olsa iktidarın halkın talepleriyle kurduğu ilişkinin yerinde yeller estiğini kanıtlıyor.
99 depremi, bir iktidarı yerinden indirip birçok partinin siyasal yaşamını bitiren bir etkiye sahip oldu. Akdeniz yangınları da gün geçtikçe böyle bir etkiye kavuşacak gibi gözüküyor.