Bulu’nun görevden alınması sonrası Boğaziçi Direnişi’nin girdiği süreç, geçmişte yapılan şeklinden bile ileride olan bir seçimin yapılabilmesi fırsatını doğurdu. 7 aydır kayyım rektör altında direnenler, sadece hocaların oylarıyla sınırlı kalmayan bir birleşenler seçimini ortaya koyabilme şansını yakaladı. Öğrenciler, mezunlar ve çalışanlardan gönüllüler de adayların YÖK’e başvuru tarihinden önce kendi iradelerini ortaya koyabilmek için kolları sıvadı.
Bu süreçte hocaların diğer bileşenlere uzak tutumları, kendi iç işleyişlerini çok değiştirmemeleri ve seçme seçilme haklarını kullanma konusunda isteksiz tavırları öğrenciler arasında büyük bir memnuniyetsizlik yaratıyor. Ancak bileşenler seçimini düzenleyen gönüllüler kendi iradelerini seçim yöntemiyle kararlı görünüyorlar. Öyle veya böyle, öğrenciler, mezunlar ve çalışanlar kendi seçimlerini yapıp sonuçları kamuoyunu açıklayacaklar ve direnişin bir sonraki sürecini buna göre belirleyecekler.
Bu seçim, hem süre kısıtlaması hem de teknik bazı imkansızlıklar nedeniyle ideal bir seçim sürecinin yerini tutacağı düşünülemez. Ancak ülkemizde ilk defa bir üniversitede öğrenciler, çalışanlar ve mezunlar oylarıyla kendi rektör tercihlerini ortaya koyacak. Bu ilk adımın deneyimi çıkacak olası eksikliklerden kesin olarak daha önemlidir. Boğaziçi Direnişi önüne çıkan engelleri aşmak için çabaladıkça ilerleyecek ve üniversitelerin demokratikleşmesi mücadelesinde çok önemli bir örnek ve deneyim olmayı sürdürecek.