TÜİK verilerine göre mayıs ayı işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,6 puan azaldı. Ancak aynı zamanda istihdam etme oranı da 0,4 puan azaldı. Esas çarpıtma şu ki iş aramaktan umudunu kaybetmiş insanlar bu verilere dahil değil.
Çalışma yaşındaki üniversite öğrencileri, ev işlerine mahkum edilmiş kadınlar, ücretsiz izne çıkarılanlar işsiz sayılmıyor. Mayıs ayında hala yürürlükteki kısa çalışma ödeneği ile çalıştırılanlar istihdam içinde kabul ediliyor.
Mayıs ayı verileri tüm bu çarpıtmalarla bu ay da müjde gibi açıklandı. Ama TÜİK'in açıklamalarının toplum için bir kıymeti kalmadı. Toplum işsizliği, çalışanlar ise yoksulluğu iliklerine kadar hissediyor. Elbette bunu bilen AKP "iyiyiz iyiyiz" açıklamaları yapamamış. AKP'li Bülent Turan "İşsizlik büyük ama önemli olan ivmeyi düşürebilmektir." diyor. O ivme nasıl düşecek? İstatistiklerde yeni manipülasyonlar için kararlar mı alınacak? Yoksa üretim mi artırılacak? İktidarın yapabileceği elbette en fazla istatistiklerle oynamak olur. Üretime yönelik hiç planları olmadı, bu saatten sonra da bir adım atmaya niyetleri olsa bile yıllar alır. Yani o treni çoktan kaçırdılar.
Yeni bir gelişme olarak pandemi sürecinde işten çıkarma yasaklanmıştı. Şimdi bu yasak kaldırıldı. Önümüzdeki süreç toplu işten çıkarmalara gebe bir süreç. İktidar artık seçim sürecine kadar geçici çözümler de üretemeyebilir.
Verilerde iş aramaktan umudunu kaybedenleri gizleyebilirler ancak artık iktidardan umudunu kaybedenleri gizleyemiyorlar. İnsanların dişini sıkacak takati kalmadı, siyasi manipülasyonlara inancı kalmadı. Bunlar gerçekler, önümüzdeki soru ise bu gerçekler karşısında ne yapmalı? Öfkesi büyüyen herkesin kolayca katılabileceği mücadele alanları yaratmalı, büyük öfke patlamalarına hazırlıklı olmalıyız.