Yıllardır ertelenen ve 1 Temmuz’da yürürlüğe giren tütün yasası ile tütün üreticilerine yetki belgesi ve kooperatif kurma gibi zorunluluklar getirildi. Elbette düzenlemenin amacı ‘düzenleme’ değil. Amaç zaten tütün piyasasının büyük bölümüne hakim olan yabancı sermayenin kontrolünü mutlak kılmak. Tütün üretimi yıllardır düşüşte, çiftçiler tütün ekmekten vazgeçiyor, ithal tütünün piyasadaki oranı da gün geçtikçe artıyor. Sigaradan alınan yüksek vergilerle fiyatlar zıplıyor, bu da insanları kıyılmış tütün ve sarma sigaraya itiyor. Düzenlemenin asıl hedefi de yüksek vergi ve kazanç sağlayan sigara satışları karşısında bu kayışı durdurmak. Yetki belgesi, kooperatif şartı ve yüksek vergiler ile iç piyasa için üretim yapan çiftçilerin tütün ekimini terk etmesi isteniyor. Yani tütün üretimi çiftçilerin zararına, sermayenin yararına düzenlenmek isteniyor.
Tütün özellikle Adıyaman gibi kentlerde geniş kesimlerin geçim kaynağı. Yasa yürürlüğe girer girmez yolları kapatıp eylemlere başlayan çiftçiler, geçen yıllarda bu eylemlerle ertelemelerin kazanıldığını, yine bunu istediklerini anlatıyor. Ancak yasa orada duruyor, er ya da geç uygulanacak. Yine çiftçilerin dediğine göre, zorunlu kılınan kooperatiflerde üyelerin değil birkaç büyük tütün üreticisinin sözü geçecek, kazanan yine patronlar olacak.
AKP bu meselede de sermayenin yanındaki konumunu bozmamış durumda. İster köylerdeki çiftçiler, ister büyük kentlerdeki emekçiler; AKP sermaye adına hepsinin karşısına çıkıyor, bu yasaları, yasakları, kuralları utanmazca gündeme getiriyor. Çiftçilerin asıl karşı çıktıkları, AKP’nin sözcülüğünü yaptığı sermayenin hükümranlığı.