Soylu’nun bir ay önce Afyon’da yaptığı mitingde söyledikleri bir anlamda doğru çıktı. Temmuz ayına elektrikte ve doğalgazda ardarda ilan edilen zamlarla girdik. Ardından öğrenci harçlarına ve otogaza da yeni zamlar yapıldığını öğrendik. Demek ki Soylu’nun bahsettiği ‘ekonomik atak’, halkın cebinden çıkacak daha çok para demekmiş.
Yapılan zamlar ekonomik gidişatın ne yöne gittiğini de anlatıyor. Kapsamlı bir üretim ekonomisinin kırıntısının bile görünmediği ülkemizde başta enerji olmak üzere birçok ürün ve hizmet ithal ediliyor. Güncel yüksek faiz oranlarıyla kur dengede ancak bu durum pamuk ipliğine bağlı. ABD ve Avrupa ile yaşanacak küçük bir gerilim bu dengeyi alt üst edebilir. Bunun üzerine ekonomik faaliyete salgının vurduğu darbeleri de ekleyebiliriz. Zamlar da bir neden değil sonuç. Kamu kaynakları bu maliyetleri azaltmak için kullanılabilirdi elbette ama AKP’nin tercihi her zaman olduğu gibi kaynakları yandaşlara akıtmaktan yana. Zamlar ve enflasyon zaten zorda olan emekçi halkı daha da sıkıştıracak. AKP de her zaman yaptığı gibi halkı ‘şükretmeye’ çağıracak.
Aşı temininin sağlanması ile başlayan yeni dönemde AKP bir kez daha halka şunu soruyor: Porsiyonları biraz daha küçültmeye var mısınız? Ancak gidişat bu sorunun cevabının öncekiler gibi olmayacağını gösteriyor. 2018’de başlayan krize pandeminin de eklenmesi ile iyice ekonomi iyice bozuldu. Emekçi halkın geniş kesimleri ve küçük esnaflar ancak günden güne hayatta kalabilir halde. Bu duruma pandemide dağıtılan kredileri, yüksek enflasyonu ve şimdi de kaçınılmaz olarak yapılan zamları eklediğimizde, AKP’nin ne anlatacak bir bahane, ne de temelli bir çözüm bulma olasılığı kalmadı. Ekonomik gidişat halkın AKP’den yüz çevirmesinin en önemli etkenlerinden biri olmaya devam edecek.