Marmara Denizi yüzeyinde yapılan temizlik çalışmalarının bir işe yaramadığı, İzmit körfezinde sahilin yeniden salya ile kaplanmasıyla kanıtlandı. Yandaş AA hiç utanmadan olayı rüzgara bağladı. Bilim insanları ise yüzeyden müsilaj toplamanın bir işe yaramayacağını, müsilajın bütün derinliklerde göründüğünü zaten açıklamıştı.
Sorun birkaç tekne ve vidanjör ile çözülecek düzeyde değil. En temelden endüstriyel düzeyde Marmara Denizi ile kurulan Derin Deşarj ilişkisinin değiştirilmesi gerekiyor. Sahillerde yüzeyden müsilaj temizliği ise sadece makyajlama görevi görüyor. Bakanlık ve belediyeler kamuoyu önünde mücadele etme yarışında ancak herkes biliyor ki müsilaj ancak yaz bitip hava sıcaklıkları düşünce görünürden kaybolacak, hepsi de bir sonraki yaza kadar meseleyi kapatacak.
Bakan Kurum son olarak Marmara’ya 30 metre derinlikte oksijen verileceğini, eğer başarılı olursa da metodun yaygınlaştırılacağını açıkladı. Bundan önce de bol bol müsilajın faydalı hale getirilmesiyle ilgili haberler yapıldı. Gördüğümüz bir ‘Tüm tuşlara basma’ durumundan başka bir şey değil. Tüm bu çözümler teorik olarak başarılı olabilir elbette. Ancak önce müsilajın temel sebeplerinin ortadan kaldırılması gerekir. Marmara Denizi’ne boşaltılan kirlilikle ilgili bir önlem alındı mı? Alınmadı. Yetersiz arıtma süreçleriyle kimyasallarını denize boşaltan fabrikalar denetlenmeye başlandı mı? Başlanmadı. En azından Ergene’den Marmara’ya Derin Deşarj ile yapılan boşaltma ile ilgili bir adım atıldı mı? Atılmadı. Tüm bunlar ortadayken yapılan temizleme çalışmaları, toprağı süpürge ile süpürmeye benziyor. Bakan Kurum ve belediyeler bu tiyatroya yaz boyunca devam edecek, gelecek yaz mesele tekrar patlayınca da ‘hepimiz kirlettik’ konuşmaları tekrar başlayacak. Ne bu tiyatroya inanırız ne de kabul ederiz.