Bugün HDP’ye yönelik saldırıda öldürülen Deniz Poyraz’ın failleri sadece elinde silahla o binaya girenler katiller mi? Bu ülkenin İçişleri Bakanı’nın en önemli sorumluluğu o katilleri engellemek değil mi? Üstelik başarılı bakan diye anılıyor Süleyman Soylu. Süleyman Soylu şu an başarısına başarı eklediğini düşünüyor olabilir.
İtirazını dile getirmek isteyen kim olursa olsun bir sosyal medya paylaşımı bile suç ilan ediliyor. Bir paragraf metinle basın açıklaması yapmak isteyen siyasi partiler, örgütler polis engeliyle karşılaşıyor. Sosyal medyada çarşaf çarşaf silahlı görüntülerini paylaşıp, şehrin göbeğinde katliam yapmaya giden katiller durdurulamıyor öyle mi?
Mafya ile iş tutup para alan siyasetçiyi ve arkasında olanları açığa çıkarması gereken Süleyman Soylu iken neler yaşanıyor? Önce Süleyman Soylu, 10 bin dolar alan siyasetçinin varlığını kabul ederek Sedat Peker’in açıklamalarını doğruluyor. Şu an milletvekilli değil diyerek siyasetçinin kim olduğunu açıklama gereği bile duymuyor.
Elinde silahla siyasi parti binasında insan öldüren çeteler mafyanın kol gezebildiği bu düzenden cesaret alıyor. HDP’yi ve siyaset yapabilmesini korumaktan sorumlu İçişleri Bakanı her gün HDP’yi hedef gösteriyor. Bu olayın arkasındaki başka kirli ilişkileri bile anlamaya gerek kalmadan bu sonuçlara varabiliriz. Kanunları koruması gereken bakan kimleri koruyor?
Şimdi yıllar önce yaşanan katliamlar ve kirli ilişkiler Sedat Peker tarafından anlatıyor. Bundan yıllar yıllar sonra HDP’ye yapılan bu saldırının tüm gerçeklerini bir mafyanın ağzından duymayalım. Tüm gerçeklerin dava dosyalarında, mahkeme salonlarında, bütün sorumlularıyla beraber açığa çıkması için mücadele edelim. Siyasi bir partiye yönelik yapılan saldırıyı, mafyaları, çeteleri engellemeyenlerin yargılanması için mücadele edelim.