Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum yaptığı açıklamada Marmara Denizi Eylem Planı kapsamında 733,1 metreküp müsilajı bertaraf ettiklerini söyledi.
Müsilaj sorununun uzun zamandır süren uygulamaların sonuçları olduğu anlatılıyor. Çevre için gerekli önlemleri almış ve uygulamaya başlamış olması gereken Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ise konuyu gündeme girdiğinden beri ele alıyor, daha doğrusu almaya çalışıyor. Eylem planı diye şu ana kadar yapılan tek şey yüzeyde birikmiş olan müsilajı toplamak. Ama sorun sadece yüzeyde biriken müsilaj, görüntü kirliliği ve kötü koku değil. Müsilajın denizin tüm katmanlarında çok yoğun olarak görüldüğü, bunun canlı yaşamına zararları ve müsilajın asıl sebepleri ortada. Müsilajda bulunan virüs ve bakteriler nedeniyle sağlık sorunlarına da yol açabileceği konuşuluyor. Ortada onlarca yıldır süren bir sorun var. Bakanlık’tan bununla ilgili bir öneri ise gelmiyor.
Müsilajın ekonomik olarak faydaları olabileceği, gübre yerine kullanılabileceği gibi çözümler de hazır şeyler gibi gündeme getiriliyor. Ancak müsilajın tarım arazilerinde kullanımını sağlayabilmek için uzun araştırma süreçleri gerekiyor. Hemen tespit edilebilecek bir durum değil. Sürece yayılan araştırmalar sayesinde anlaşılabilir. Bunu yapabilmek için de zaman ve yatırımlara ihtiyaç var. AKP’liler bu olasılıkları durumun vahametini geçiştirmek için çok seviyor. Ama gereğini yapmaktan uzaklar.
Müsilaj sorununun kolay bir çözümü yok. Tüm Marmara’yı kapsayan şekilde en ileri arıtma tesislerinin kurulması, tüm endüstri faaliyetlerinde yaygın denetlemelerin yapılması gerekiyor. Tüm bu süreçleri işletebilmek için de önce sermayeye karşı bir siyasi bir irade ortaya konulması gerekiyor. AKP hükümetinin böyle bir irade göstermesi olanaksız. Bakanlığın şu ana kadar yapmış olduklarına çözüm denemez. İki hafta içinde hiçbir bilimsel görüşü dinlemeyerek Kanal İstanbul’u yapmaya çalışacak AKP, elbette bu sorunda da duvara toslamış durumda. Göstermelik uygulamalarla bir yere varamayacaklar.