Sedat Peker iktidarın mafyatik ilişkilerine dair çeşitli örnekleri açıklamaya devam ediyor. Tüm bu iddialarla ilgili ise hala ne bir yargı süreci ne de bir soruşturma, tek bir adım atılmış değil. Peker dün yayınladığı videosunda Soylu’nun 10 bin dolar alan diye söz ettiği siyasetçinin ‘çanta çanta para gönderilen’ Metin Külünk olduğunu açıkladı. Peker açıklamadan önce Meclis Başkanı Şentop’un da konuyla ilgili Soylu’dan yazılı belge istediği gündeme gelmişti.
Bu iddiaların Erdoğan’ın da belli derecede pozisyon almış olmasına rağmen AKP’yi hala çalkaladığı aşikar. Taşlar hala sallanıyor, Peker’in nereye konulup nasıl bir tepkinin verileceği hala kesin değil. Peker’in iddialarının sistematiği ve gelişmelere göre aldığı tutumlar, kendisinin dış çeperde biri olmayıp çoğu konuyu içeriden bilen ve merkeze de çok yakın biri olduğunu gösteriyor. AKP için yarattığı tehdit de bu nedenle büyüyor.
Peker’in son videosunda anlattığı olaylar, mafyanın devletle olan ilişkileri kadar sermaye ile olan ilişkilerini de açıkça anlattı. En önemli örnek elbette Demirören’in Doğan Medya’yı satın almak için aldığı ve geri ödemeye tenezzül etmediği 750 milyon dolarlık kredi. Konu elbette daha önce de gündeme gelmişti ancak kamu kaynaklarının nelere nasıl harcandığıyla ilgili bu çarpıcı örneğin bir de tescilli bir mafya tarafından dile getirilmesi iyi oldu. Demirörenler öyle alelade iş insanları değiller. Ülke ekonomisinde büyük payları olan, köklü, saygın sayılan, futbol kulüplerine başkan bile olan bir aile… Ama yaptıkları işler Peker’in ağzında. Ortaya saçılan bataklıktan ayrı bir yerde durmuyorlar, duramazlar da. 750 milyon doların geri ödenmemesi demek, salgında aşılar için, okullarda alınacak önlemler için, esnafa ve sanatçılara dağıtılacak yardımlar için; daha doğrusu halk için daha az kaynak kalacak demektir.
Görüyoruz ki bu bataklığa giden paralar yalnızca uyuşturucu ticareti ile, birbirlerinin malına mülküne çökmekle sağlanmıyor. Direk halk için harcanması gereken kaynaklara da çökülüyor. İşte daha önce de yazılarımızda anlattığımız sermaye ile ilişkilerin en net örneği budur. Konu yalnızca mafya ve bazı siyasiler değildir. Devlet ve sermaye olayın tam merkezindedir.