Serbest Piyasada Esnafı Hibeler Kurtarmaz

Erdoğan ‘tam kapanmanın’ esnaflara etkisini ciddiye almak zorunda kalmış olacak ki yine bir destek paketi açıklamak zorunda kaldı. Paket her zamanki gibi daha büyük miktarda kredilerden oluşuyor ama belli oranlarda hibe verileceği de açıklandı. 

Salgınla daha da derinleşen ekonomik krize karşı AKP’nin tek yaptığının günü kurtarır gibi görünmek ve sorunları ertelemek olduğunu çokça işledik. Göbeğinden sermaye sınıfına bağlı AKP bu sorunları zaten temelli ele alamazdı, almıyor da. Peki salgın sürerken, yani ekonomik faaliyetin bir oranda kısıtlanması söz konusuyken esnafların batmamasının bir yolu olabilir mi? AKP’liler her konuşmalarını kötü gidişatın tüm dünyada sürdüğünü söyleyerek açıyorlar. Ama salgın sürecinde bile ekonominin kötü gidişatı engellenebilir, en azından kontrol edilebilirdi.

 

İlk başta esnafın ekonomik sorunlarının pandemiyle başlamadığını unutmamak gerekir. Rekabetçi serbest piyasa nedeniyle esnaflar zaten büyük sermayenin karşısında gün geçtikçe daha azla yetinmek zorunda kalmıştı. Hizmet sektöründekiler asıl darbeyi alışverişin ve yiyecek içecek hizmetlerinin büyük oranda online ortamlara taşınması ile aldı. Geri kalan mal ve hizmetler de çok yüksek oranlarda market zincirlerinden veya AVM’lerden karşılanıyor. Yani esnafların genel ekonomik faaliyetteki payları salgın sürecinden önce de zaten düşüşteydi. Salgın tüm bu eğilimleri en yüksek seviyelere çıkardı. 

 

Mevcut kapitalizmin işleyişinde bile, kamu denilen olgu yani kasa, her türlü sorun ortaya çıktığında temel ihtiyaçların karşılanması planı ile ortaya çıkar. O kamu tüm üretenlerin kendi parasıdır. Böyle bir süreçte de ilk yapılması gereken elbette kamunun tüm üretimi planlamak için harekete geçmesidir. Fakat ülkede bu düzey bir işleyişten bile yoksun ilerleniyor. Siyasi iktidar kamu kaynaklarını yalnızca kendisine aktarmanın yollarını arıyor.

 

Bir yıl önce dediğimiz gibi, asıl ‘tam kapanma’ temel hizmetler dışındaki tüm üretim faaliyetinin durdurulması ve kalan üretimin de devletin kontrolü altına alınması ile olabilirdi. Böyle bir durumda esnafların ve emekçi kesimin gelirleri de devlet tarafından karşılanırdı. Bunun için sürekli ortaya atılan kaynak tartışmasının, siyasi iktidarın kendisine akan kaynakları gördükçe ne kadar temelsiz olduğu da ortadadır.

 

Tam kapanma dışındaki kademeli önlemlerde ise asıl sorunlar, esnafların faaliyetlerinin bir kısmının insanların toplu olarak bulunduğu şekillerde yapılması, yani virüsün yayılmasını kolaylaştırmasıdır. Yine de salgınla mücadelede geçen sürede şunu gördük ki gerekli önlemler alındığı zaman bu tür toplanmaların risklerinin en aza düşürülebililiyor. Havalandırılan kapalı ortamlar, sınırlandırılan kişi sayıları vb. önlemlerle esnafların ekonomik faaliyeti devam ettirilebilirdi. Elbette bu önlemlerin sağlanması sadece yasak koymakla olamaz. AKP bu konuyu da ‘yasağı koyup geçmek’ şeklinde ele aldığı için herkesi mağdur etmeyi başarıyor. Halbuki esnafların bu tür önlemleri alabilmesini kolaylaştıracak teşvikler ve düzenlemeler yapılsaydı süreç daha mantıklı bir şekilde yürütülebilirdi.

 

Son olarak esnafın asıl belinin büküldüğü durum da ilk başta saydığımız büyük sermaye ile rekabetinden ileri geliyor. ‘Tam kapanmada’ dahi büyük sermaye faaliyetini sürdürürken esnaflar kapanmak zorunda kalıyor. Bu rekabet yine en mantıksız şekliyle ampül ve tarak satışının yasaklanmasıyla engellenemez. Büyük sermayenin esnaflar karşısındaki rekabet gücünün kısıtlanması ancak tekelleşmeyi engelleyen yasalarla olabilirdi. Buna da sermayeye göbekten bağlı AKP kalkışamazdı.

 

Tüm bu sayılanlar temelli bir ekonomi planlamasının esnafları ilgilendiren küçük bir kısmı olabilir ancak. Bu önlemler değişecek olsa bile, pandeminin ekonomiye etkisinin kaçınılmaz ve müdahale edilemez bir durum olmadığı da açıktır. Kapitalizmin çelişkileri pandemiyle ortaya serilmiştir o kadar. İnsan aklının çözüm bulma kapasitesi, serbest piyasacıların ufuklarının çok ötesindedir.