Bugün gündeme gelen bir haber, 17 günlük kapanma esnasında aşılama sürecinin hızlandırılması için özel firmaların Sağlık Bakanlığı ile görüşmeler yaptığını, izin verilirse ‘parasıyla aşı’ döneminin başlayabileceğini aktarıyor.
AKP’nin içinden çıkamadığı meselelerden biri de aşılama süreci. Aralık ayında göğüs gere gere yapılan açıklamaların hiçbiri doğru çıkmadı. Aşılama süreci yavaş, elde kalan dozların da çok az olduğu belirtiliyor. Aşı üretenler elbette kendi karlarını önceliyor, parasını vermeyen ülkeye de aşı maşı yollamıyor. AKP’nin tüm bu duruma çözüm için en yakınındakine sarılması da kaçınılmaz. Bu da ülkenin kendi sermaye grupları oluyor elbette.
Maske dağıtımlarından da hatırladığımız üzere, AKP önce hava atmayı sonra da sessizce geri çekilmeye alışık. PTT ile ücretsiz maske dağıtmanın sonu nereye vardı ortada. Aşı tedariği ise maskeden çok daha kritik. Çünkü Türkiye’de üretimi şimdilik yok. Devletin de getirtecek kaynağı yok. İşte tam patronların sevdiği bir gündem. Yandaşlar Bakanlıktan izni alacak, toplu anlaşmaları yapacak. Getirdikleri fiyatlara kendi kat kat karlarını ekleyip piyasaya sürecek. Özel hastaneler de daha fahiş fiyatlarla halka satacak. Kat kat soygunun formülü… Aşıları önce zenginler kapışacak, kalan olursa üç kuruş birikimi olanlar alacak. Geriye kalan çoğunluk da devletin sırasında yaşının gelmesini bekleyecek.
Dünyada aşıların patent haklarının kaldırılması tartışılırken parayla aşı satılmasını kabul etmeyeceğimizi şimdiden açıklayalım. Devlet aşı için kaynak bulamıyorsa zenginlerin vergi borçlarını affetmekten vazgeçebilir. Ancak aşı satmayı aklınızdan bile geçirmeyin.