Aşı Yok Yasak Var

Yine bir normalleşme adımı sonrası vaka sayıları arttı, AKP de yine bildiğini okuyup kafe ve restoranların kapanacağını açıkladı. Kendi ‘lebaleb’ kongrelerine herhangi bir sorun görmeyenler suçu yine halkın sosyal alışkanlıklarında buldu.

Koronavirüs hala yaygın ve öldürücü durumdayken, aşılama hala yetersiz seviyedeyken alınan önlemler savunulabilirdi, eğer bilimsel temellere yaslanılsaydı… Ama görünen o ki AKP’nin böyle bir derdi hiç olmadı. Saate göre, haftasonu bazen bir gün, bazen iki gün, emekçilerin tüm günlerini geçirdiği işyerlerini görmeyen ama nedense esnafları hedefine alan bu tip yasakların halk için de hiçbir geçerliliğin olmaması doğal. Ne kadar para cezası yazılırsa yazılsın, mantığa uymuyorsa pratiğe de geçmiyor.

İkinci olarak, salgının çıkışının üzerinden bir sene, aşının bulunuşu üzerinden ise aylar geçmişken hala temelsiz önlemlerle uğraşmak koca bir beceriksizlik. Daha Aralık ayında milyonlarca aşının yapılacağı iddiası ortada yok, bu senenin sonuna kadar aşılama biterse ne mutlu bize.

Son konu ise Ramazan ayındaki restoran yasaklarının esnafları nasıl etkileyeceğidir. Tepkilerini mobilyalarını kırıp yakarak göstermeye başlamış küçük esnaflar son açıklanan yasaklardan sonra çok daha kötü bir duruma düşecektir. Ramazan ayı kültürel olarak evlerde veya dışarıda büyük iftarlarda buluşulan, iftar gelenekleri nedeniyle küçük esnaflardan göreceli olarak daha çok alışverişin yapıldığı zamanlardır. Bu nedenle bir oranda yaz aylarına benzer. Yeni yasaklar iftar saatlerinden bağımsız olarak bu durumu da engelleyecektir. Bu öznel durumun etkisiyle de esnafların durumu kötüleşecek, tepkileri çok daha patlayıcı bir özelliğe kavuşacaktır.