Paris Komünü'nden Bugüne: Bitmedi Sürüyor O Kavga ve Sürecek

Paris Komünü. Ya da Marx’ın sözleriyle “Gökyüzünün Fethi.” Tarihteki ilk işçi iktidarı. İlk sosyalizm deneyimi. Sömürücü burjuva sınıfına karşı ilk zaferimiz, şafağımız ve gururumuz.

Komün’ün varoluş koşullarını, III. Napoleon yönetiminin yarattığı ekonomik, politik, kültürel çöküş ve her şeyden önemlisi Fransa’nın Prusya savaşında yenilmesi oluşturur. Prusya kuşatmasının yarattığı tükenme, orta sınıfların yıkıma uğraması, gittikçe artan işsizlik ve bu durumlara karşı hiçbir çözüm üretmeye niyeti olmayan burjuva iktidarı, Komün’ün üzerinde yükseldiği zemindir.

18 Mart 1871’de yeryüzünü Komün ile taçlandıran Parisli işçiler tarihte ilk kez makus talihin yenilebileceğini, zaferler kazanılabileceğini, eşit, özgür bir yaşamın kurulabileceğini tüm dünyaya kanıtlamış oldular. Hem aydınlık günlerin özlemiyle mücadele eden dünya proletaryasına, hem de komünist bir devrim korkusuyla tir tir titreyen dünya sermaye sınıfına…  

ZAFER

Prusya ordusu 1870 Eylülü’nde Paris’e girmiş ve kenti bir sonraki yılın Ocak ayına dek kuşatma altında tutmuştu. Daha sonradan geri çekilmiş olsalar bile kuşatma koşullarının yarattığı derin huzursuzluk başta Paris işçileri olmak üzere tüm ezilen kesimler arasında yayılmaya başlamıştı.

Fransız Devrimi’nde kurulmuş olan Ulusal Muhafızlar kentte giderek daha fazla otorite kazanmaktaydı. Paris’te bir ayaklanmadan korkan Thiers hükümeti, 18 Mart 1871 tarihinde düzenli birliklerini Montmarte tepelerinde bulunan 400 topu almak için gönderdi. Bu yolla Ulusal Muhafızlar’dan kurtulmak istiyordu.

Düzenli birliklerin bu planlı baskını kentte başta işçiler olmak üzere tüm ezilenlerin bir araya geldiği büyük bir ayaklanmayla karşılaşır. Paris emekçi halkı, Thiers hükümetine topları vermeyi ölümü göze alarak reddeder. Ardından, zaten büyük bir savaş yenilgisi ardından morali düşük olan düzenli birlikler halk kalabalıkları içinde kaybolur ve daha sonradan Ulusal Muhafızlar’a katılır.

Ayaklanma tüm kente hızla yayılır, Ulusal Muhafız seferber olur. Yirmi İlçe Cumhuriyetçi Merkez Komitesi, Belediye Sarayı’na yerleşerek kentin yönetimini devralır.  

Komün iktidarı 18 Mart’tan hükümet birliklerinin kente girdiği ve Paris’in o güne kadar görmediği denli büyük bir katliamla sonuçlanan 28 Mayıs tarihine kadar, 72 gün boyunca ayakta kalabilmiştir..

Marx, Komün’ün yenilgisinin ardından Haziran 1871'de Fransa'da İç Savaş-Uluslararası İşçi Birliği Genel Konseyi'nin Bildirisi’ni kaleme almıştı. Bu hayati katkıdan atlanmaması gereken bölümler var:

"18 Mart 1871 sabahı Paris gök gürültüsü gibi yükselen şu haykırışla uyandı ‘Yaşasın Komün!’ Komün denen ve burjuva aklını bu denli zorlayan sfenks nedir?
‘Paris proleterleri’ demişti Merkez Komitesi 18 Mart tarihli bildirgesinde ‘Egemen sınıfların yenilerinden ve ihanetinin ortasında, kamusal işlerin yönetimini kendi ellerine alarak mevcut sorunları çözmelerinin zamanının geldiğini kavradı. ...Kendi kaderlerini efendileri haline gelmelerinin ve iktidar gücünü ele geçirmelerine en önemli görevleri ve mutlaka hakları olduğunu kavradılar." (Journal Officiel de la Republique française, Paris, 21 Mart 1871. -Almanca ed)

Ama işçi sınıfının hazır devlet mekanizmasına basitçe el koyarak onu kendi amaçları için kullanması mümkün değildir.

Marx, 12 Nisan 1871'de Kugelmann'a şunları yazmıştı: ‘18. Brumaire'imin son bölümüne bakarsan, Fransız devriminin bir sonraki girişiminin, bugüne kadar olduğu gibi bürokratik-askeri mekanizmayı bir elden bir başkasına aktarmaya değil, onu kırmaya yönelik olacağını söylediğimi görürsün ve kıta üzerindeki her gerçek halk devriminin ön koşulu budur. Parisli yiğit partili yoldaşlarımızın girişimi de buna yönelik.”[1]

ESKİ DÜNYA İÇİN ÖLDÜRÜCÜ BİR TEHLİKE

Tüm eksikleri ve zorluklarına karşın Komün’de yakılan ateş 1917’ye dek yanmaya ve işçi-emekçi kitelerinin yüreklerini tutuşturmaya devam etmiştir.

Lenin, 1911’de Raboçaya Gazeta’da yayımlanan “Komün’ün anısına” başlıklı yazısında, “Elverişsiz koşullara ve varoluşunun kısalığına karşın Komün, kendi gerçek anlamını ve ereklerini belirten bazı önlemler almasını başardı” diyerek şunları söyleyecekti:

“Komün, egemen sınıfların gözü bağlı aleti olan sürekli ordu yerine halkın silahlanmasını geçirdi. Kilise ile devletin ayrılığını ilan etti, din işleri bütçesini (yani papazların devlet tarafından beslenmesini) kaldırdı. Halk eğitimine büsbütün laik bir nitelik verdi ve böylece papaz kılıklı cüppeli jandarmalara ağır bir darbe indirdi. Ama yaptığı az bir şey de onun işçi hükümeti, halk hükümeti niteliğini yeterli bir açıklıkla gösteriyordu: Fırınlardaki gece işi yasaklandı, para cezaları sistemi, işçilerin bu yasallaştırılmış soyulması kaldırıldı. Ensonu Komün, sahipleri tarafından yüzüstü bırakılan ya da çalışması durdurulan bütün fabrika, işyeri ve atölyeleri, onları yeniden çalıştırmaya başlayacak işçi birliklerine veren o ünlü kararnameyi çıkardı. Gerçekten demokratik ve proleter niteliğini belirtmek içinmiş gibi Komün, bütün yönetim ve hükümet memurlarının görevli ücretinin normal bir işçi ücretini geçmeyeceğini ve hiçbir durumda yılda 6.000 frankın üstüne yükselemeyeceğini kararlaştırdı.

Bütün bu önlemler Komün’ün, kölelik ve sömürü üzerine kurulu eski dünya için öldürücü bir tehlike olarak göründüğünü yeterli bir açıklıkla gösteriyordu (...)”[1]

KOMÜN’ÜN EKSİKLİKLERİ

Tüm bu atılımlara rağmen Komün’ün pek çok eksikleri de vardı. Fransa’da üretici güçler henüz yeterince gelişmiş bulunmuyordu ve Fransa hala küçük burjuvaların, zanaatçıların, köylülerin ülkesiydi. Sosyalist bir mücadele geleneği bulunmasına karşın henüz ülkede bir işçi partisi yoktu. İşçi partisinin teorik ve pratik yönlendiriciliğinin eksikliği sebebiyle işçi sınıfının uzun bir mücadele alışkanlığı da bu mücadelenin gerekliliklerini yerine getirebilecek açık bir fikri de yoktu. “Utkun bir toplumsal devrim için en azından iki koşul zorunludur: Yüksek derecede gelişmiş üretken güçler ve iyi hazırlanmış bir proletarya” -Lenin.

Bu eksiklikler sebebiyle Parisli işçiler yarı yolda durdu. Asgari sosyalist önlemleri hayata geçirmelerine karşın Merkez Bankası’na el koymadılar. Ayrıca Paris’teki askeri zaferi burjuva hükümetinin merkezi olan Versailles Sarayı’na taşımakta çekimser kaldılar. Böylelikle aradaki 2 aylık süreçte düzen güçleri, Mayıs ayında gerçekleşecek olan katliama kendilerini hazırlayabildiler.

Bir önemli eksiklik de o dönemdeki Fransız sosyalistlerinin yanılgılarıdır. Burjuva siyasetinin “yurtseverlik” söylemlerine kendini kaptıran sosyalistler, ikisi birbiriyle bağdaşmayan iki amacı -yurtseverlik ve sosyalizm- bir araya getirmeyi denediler. Marx, Enternasyonal’in 1870 bildirgesinde Fransız işçilerini kendini yalancı ulusal görüşe kaptırmasına karşı uyarıyordu. Lenin ise şu sözlerle konunun önemini vurguluyordu: “Büyük devrimden (Fransız Devrimi) bu yana derin değişiklikler olmuştur, sınıf karşıtlıkları keskinleşmiştir ve eğer tüm Avrupa gericiliğine karşı savaşım o zaman devrimci ulusun tümünü birleştiriyor idiyse, bugün tersine, proletarya kendi çıkarlarını artık öteki sınıfların, kendisine düşman sınıfların çıkarları ile birleştiremez. Ulusal aşağılanmanın sorumluluğunu burjuvazi taşısın! Proletaryanın işi, sosyalizm aracıyla emeği burjuvazi boyunduruğundan kurtarmak için savaşım vermektir”[2]

1871’DEN ŞİMDİYE, ŞİMDİDEN GELECEĞE

Komün, işçi sınıfının kendi öz gücü ile ilk kez tarih sahnesine çıkmasıdır. Ezilenlerin sömürenlere karşı ilk zaferidir. Yanılgılardan ve prangalardan kurtulmak adına işçi sınıfının attığı ilk büyük adımdır.

İşçi sınıfının bu büyük zaferi, 20. yüzyılda dünyayı temellerinden sarsacak olan devrimlerin de öncülü olmuş, yollarını açmıştır.

Zamanlar geldi, zamanlar geçti. İşçiler, emekçiler, ezilenler büyük zaferler gördüyse de bizlerin yenilgi döneminin devrimcileri olduğumuz aşikardır. Ancak hiçbir yenilgi veya sermaye sınıfının hiçbir büyük buluşu; yeryüzünde Komünarların eşitlikçi bir dünya için yürüdüğü gerçeğini, bir Sovyet devletinin yaratıldığı gerçeğini, emekçilerin üretebildikleri kadar yönetebildiklerini, ulusların kendi kaderlerini belirleyebildiği ve kardeşleşebildiği gerçeğini değiştiremeyecektir.

1871’den bugüne.

Bitmedi sürüyor o kavga ve sürecek…


[1] Marx - Fransız Üçlemesi/Fransa'da İç Savaş - Yordam Kitap Syf.307
[2]Raboçaya Gazeta, n.4-5, 1911
[3]Zagraniçnaya Gazeta, n.2 1908