Cumartesi ve Çarşamba günü açıklanan ekonomi tedbirleri, daha önceki seferlerde de olduğu gibi kapsam açısından kısmi, vade açısından geçici ve yalnızca ekonomi konusunda bazı adımlar atıldığı görüntüsünü verme amacını taşıyor.
Erdoğan’ın kimselere kaptırmayarak açıkladığı temel gıdalarda yüzde 8’den yüzde 1’e indirilen KDV, rekorlar kıran enflasyona pansuman bile olamayacak bir oran. Bu ürünleri genel olarak marketler satıyor ancak elbette bu indirimi fiyatlara yansıtma zorunlulukları yok. Çünkü serbest piyasa, herkese olduğu gibi bu marketlere de ürünlerinin fiyatına karar verme hakkı sağlıyor. Serbest piyasa egemenliğine karşı çıkmayan siyasi iktidar, Enflasyonla Mücadele Timi denen ve ne yapacağı belli olmayan bir yapıyı öne sürüyor. Olağanın dışında yapılan zamları denetleyeceklerini iddia ediyor. Ancak Bakan Nebati elbette hatırlatıyor: Kârınızla, ticaretinizle alıp veremediğimiz yok. Anlamı şu: Fiyatları sadece birazcık indirirmiş gibi yapın, biz siyasi olarak rahatlayalım, sizin de başınızı ceza meza diye ağrıtmayalım. Ancak azıcık bir indirim bile maliyetleri gittikçe artan, kâr oranlarından asla vazgeçmeyecek marketler için zor gözüküyor.
Siyasi iktidar aylardır bu temelsiz yaklaşımı enflasyonla büyük mücadele diye anlatıyorlar, en fazla bir hafta içinde de pes ediyorlar.
Uygun fiyatları takip edebilmek için geliştirilecek mobil uygulama ise herhalde Bakan Nebati’nin en parlak fikri. Halkın ucuz ürünlerin nerede olduğunu bilmediği için enflasyona maruz kaldığını düşünmek ancak onun gibi ‘ticaretin’ içinden gelen birine yakışırdı.
Erdoğan’ın Çarşamba akşamı kabine toplantısı sonrasında faturalara yönelik yardımlar ve düzenlemeler ise sorunun yanında devede kulak kalmaya mahkum. Bu mesele de ‘Zaten dünyada da yüksek’ denilerek geçiştiriliyor. Ancak aylar öncesine göre enflasyonun bir sorun olarak kabul edilmesi bile siyasi iktidarın söylemsel açıdan geri adım atmak zorunda kaldığını gösteriyor.
Ekonomide bu hafta açıklanan önlemler, öncekiler gibi en fazla birkaç haftada unutulmaya mahkum görünüyor.