Isparta’da kar yağışıyla başlayan elektrik kesintisi günlerce sürdü. Mahallelere elektrik verilemedi, elektrik olmayınca evlerin ısınması da mümkün olmadı. Yer yer suların da kesildiği gündeme geldi. Günler sonra hala daha sorunların tamamen çözülemediğinin haberleri geliyor.
Bu felaket süreci tam da elektrik tarifelerine yapılan zamların konuşulduğu, birçok kentte halkın elektrik faturalarına tepki gösterip eylem yaptığı zamanlara denk geliyor. Tesadüf değil.
İlk mesele siyasi iktidarın felakete ilişkin yüzsüzlüğü. Yurttaşlar elektriksiz evlerinde soğukta beklerken ‘bereket’ yağdı diye açıklama yapan bir belediye başkanı… 4 gün sonra şehre gelen ve ‘Hakkınızı helal edin’ demekten başka bir şey yapamayan Enerji Bakanı… Daha geçen hafta CHP’ye yüklenmek için kalabalık metrobüs duraklarından canlı yayın yapan ancak Isparta’yı göremeyen yandaş medya… Ne ararsanız var. Tek olmayan kar yağışına hazırlık yapabilen ve hızlı şekilde önlemleri uygulayabilen bir yerel yönetim.
Ancak meselenin bir de temeli var. Şu anda gördüğümüz elektrik zamları da Isparta’daki felaket de AKP’nin bir politika olarak yürüttüğü özelleştirmelerden kaynaklanıyor. Ülkedeki tüm elektrik dağıtım ağı bölgelere bölünerek özel şirketlere satılmış durumda. Her bölgede şirketin ismi farklı ama büyük ortaklar hep aynı. İktidara yakın devler önce AKP eliyle özelleştirme yasalarını çıkarıyor. Sonra kamu bankalarından aldıkları kredilerle önceden ayarlanmış ihalelere giriyor. Kamu hizmeti olması gereken elektrik dağıtımında rant kapısı böylece açılıyor. Bu şirketlerin ismi sadece dağıtımda da geçmiyor. Ülkenin dört yanında doğayı katleden santrallerin arkasında da aynı şirketler var. Bu özelleştirme politikasının son hedefinde de santrallerden trafolara elektrik taşıyan TEİAŞ var.
Şirketler bu hizmetleri bir kere özel mülkiyetlerine aldı mı bu hizmetler bir hak olmaktan çıkıyor elbette. Isparta’da gördüklerimizin asıl sebebi bu. Şirketlerin kazandıkları yüksek, zaten bir kere ihale alındıktan sonra fatura kesmekten başka yapılan bir iş yok. Özelleştirmeler hep ‘daha verimli, daha etkili, daha iyi hizmet olacak’ diye anlatılır ancak bu sonuçlar hiçbir zaman görülmez. Çünkü bu temel hizmetleri tekeline almış bir özel şirketin hizmeti geliştirmesi için hiçbir inisiyatif kalmamıştır. Devletin de göz yumması ile mesele zaten bir rant kapısı olarak planlanır, ona göre de işletilir. Yıllardır kazanılanlar bir kar yağışıyla ilgili önlem almaya hiç yetmez. Önlemi geçtik kesintileri hızlıca onarmaya da yetmez. Çünkü kazanılanlar şirketin sermayesini, yöneticilerin maaşlarını, yenilen rantı büyütür. İddia edildiği gibi hizmet kalitesi hiç gündeme gelmez.
Ancak tüm felaketlere açık, yurttaşların küçük ekmeğinin büyük bir bölümüne göz dikmiş bu işleyişin meşruluğu da buraya kadarmış. Kentlerde elektrik zammına karşı ‘İstifa’ sloganlarıyla eylemler düzenleniyor. Isparta’da siyasi iktidar bahanelerle valisini görevden almak zorunda kalıyor. Bundan sonra da hala özelleştirmeleri övecek birinin yüzüne bu örnekleri çarpabiliriz.