Bugün İstanbul’daki fırtına ve güçlü poyraz şehri bir doğal afet alanına çevirdi. Açıklanana göre Marmara bölgesinde fırtına nedeniyle 4 kişi yaşamını yitirdi, 38 kişi yaralandı. Ayrıca motokuryelerin fırtınaya rağmen çalışmaya devam etmek zorunda olmaları, köprülerden ancak otobüslerin arasında geçebilmeleri gündem oldu.
Şehirlerde olağandan en küçük şekilde sapan bir hava olayı bile doğal afete dönüşüyor. Rüzgar biraz kuvvetli esince çatılar dökülüyor; yağmur biraz fazla yağınca alt geçitleri su basıyor, kanalizasyonlar taşıyor. Hava sıcaklığı azıcık artınca tüm ormanlarda yangın tehlikesi başlıyor. En küçük depremde tüm yurttaşlar ‘Evimiz yıkılacak mı?’ diye şüphe ile doluyor. Bir de bugünkü motokuryeler ve inşaat işçileri gibi bu felaketleri en önde göğüslemek zorunda kalan emekçiler oluyor.
Bu sorunların hiçbirinin çözümü sınırlı dayanışma çağrılarından, bir günlüğüne sipariş vermemekten ya da dışarı çıkmamaktan geçmiyor. Doğa olayları bu dünyanın gerçeği ise şehirlerimiz de buna göre inşa edilmeli. Eğer doğa olayları emekçilerin sağlığını, canını tehdit ediyorsa ücretli izinler verilmeli, gerekli önlemler anında alınmalı. Kamu gücü böyle önlemler ve müdahaleler için kullanılmalı. Günlük çözümlerin sınırlı ufkundan çıkılmalı.