Hulusi Akar Milli Savunma Bakanlığı’nın bütçesi için komisyonda yaptığı sunumda hem S-400’lerde geri adım atılmadığını, hem de ABD’yi ima ederek bazı müttefiklerin adı konmamış bir ambargo uyguladıklarını anlattı. Akar ayrıca “Hava taarruzu oldu da kullanmadık mı” diyerek S-400’lerin kullanıma hazır olduklarını da ima etti.
AKP’nin dış politikası, ortada olan gerçekleri kabul etmemek ve sürekli bunlardan yakınmaktan oluşuyor. S-400’lerin Suriye’de azıcık da olsa Rusya’nın desteğini kazanmak için, ABD’nin çıkarlarına karşı alındığı somut bir gerçek. ABD’nin buna cevaben Türkiye’yi F-35 programından çıkardığı somut bir gerçek. Bu sefer de ABD ile arayı tamamen bozmamak için S-400 kurulumlarının karanlıkta bırakıldığı ortada. Toplamda 4 milyar dolara yakın bir miktarın S-400 ve F-35 gibi savaş araçlarına yatırıldığı, yani emperyalistlerin gözüne girmek ve bölgede savaş tehdidini arttırmak için harcandığı da büyük bir gerçek.
Tüm bunlar ortadayken anlatılan yakınmaların ise hiçbir somut dayanağı yok. Emperyalistler arasında bir denge tutturulabileceğini, kendi çıkarlarını ilerletebileceklerini düşünen iktidarın başarısızlığından başka bir durum görülmüyor. ABD fiili ambargo uygulayacak, F-35’lere el koyacak; Rusya İdlib’de sıkıştıracak, gerekirse daha çok S-400 satacak. Emperyal çıkarlar peşinde koşanların, büyük emperyalistlerle yaptıkları dansın sonuçları bunlar.
Emperyalizme karşı olmak demek, bir ülkenin kendi emperyal çıkarlarını savunmak demek değil, bu düzenin tamamını reddetmek demektir. Her konjonktürde kendi çıkarlarının peşinde koşan, bir o yana bir bu yana savrulan, gerektiğinde milyar dolarlık silah anlaşmalarıyla destek kazanmaya çalışan iktidarın anti-emperyalizmle alakası yoktur. Bu oyunu oynamayı baştan kabul edenlerin, sonuçlarından yakınmasının da anlamı yoktur.